1 Mart 2018 tarihinde yayınlanmıştır.
NUTK-İ ŞERÎF
Tâlib-i Hakk’ın devâsız derd dürür sermâyesi
Anınçün âh u zâr olur hemîn hem‐sâyesi
Hakk'a vuslat ancak aşkullah ile mümkündür. Âşık, bu aşk ile durmadan âh u zâr eder ama derdinin devâsı da bu aşkdadır.
Âşıkın ma’şûk yolunda derdi artdıkça müdâm
Artar anın dembedem akrân içinde pâyesi
Âşık, vuslat arzusu ile durmadan göz yaşı döküp âh u zâr ettikçe ma'nen yükselir ve yücelir. Âşıkların derecesi aşklarının derecesi ile ölçülür.
Tâ'atın ihlâsa ermez 'ilm ile a'mâl ile
İzzeti ko zilleti tut oldur anın mâyesi
Bilgi ve o bilgi ile yapılan ibâdet ve ameller ihlâs olmazsa bir işe yaramaz. İhlâsa ermek isteyen nefsini ezmeli, zillet ve fakr yolunu tutmalıdır.
'Arz‐ı vâsi' ister isen kâmilin gir kabzına
'Arş u Kürsî'den genişdir bir velînin âyesi
Bu yolun rehberi de kâmil mürşidlerdir. Kâmil bir mürşidin elini tutan kurtulur zîrâ onların eli dünyâdan da Arş'dan da Kürsî'den de genişdir.
'Ârifin gönlünü bilmez kandedir halk‐ı cihân
Ol ki Ankâ'dır yere düşmez bil anın sâyesi
Sıradan insanlar âriflerin kıymetini bilemez. Nasıl ki yerde gezen bir karınca yükseklerde uçan bir kartaldan bî-haber ise sıradan insanlar da âriflerin Allah katındaki yüce mertebelerinden habersizdir.
Kim ki “mâ zâga'l‐basar” sultânının tıflı ol
Mısrîyâ şol feyz‐i akdes nûru oldu dâyesi
Kâmil mürşidler, mi'râc ile Hakk'a vuslat bulan o yüce Resûl'ün ma'nevî vârisleridir. İşte onları emsâlsiz kılan da kendilerine Hakk tarafından bahşedilen bu verâset nûrudur.
Niyâzî Mısrî
Kuddise Sırruh