Arapça "ﺗﺴﺒﻴﺢ Tesbîh", Allah'ı takdîs ve tenzîh etmek demekdir...Sübhânallah" demek gibi...Türkçemizde de bu anlamda kullanıldığı gibi bir de yapılan zikrin sayısını kolayca belirlemek için kullanılan âletin adı olmuşdur...
Sahâbe-i Kirâm hazerâtının ve bilhassa "ashâb-ı soffa"nın bu maksadla çakıl taşı, hurma çekirdeği veya ip üzerine atılmış düğümler kullandığı bilinmekdedir.
Sôfiyye indinde tesbih kullanmanın iki maksadı vardır :
1. Zikrullahda sayılara riâyet etmek : Namazdaki ve namaz sonundaki tesbihlerin belli adedleri olduğu gibi seyr-i sülûk eden dervîşlerin de yapacakları zikrin adedleri bellidir...Mürşidin belirlediği adedlerin dışına çıkılmaz...
2. Zikrullah esnâsında kalbi başka bir şeyle meşgûl etmemek : Zikrullahdan fayda görebilmek için kalbin ve zihnin başka şeylerle meşgûl olmaması lâzımdır...Birçok başka şeyler gibi sayıyı hesaplama ve tutturma endîşesi de zikredenin huzûrunu bozar...
Her namazın sonunda okunana Sübhânallah, Elhamdülillah ve Allahuekber tesbihlerinin sayısı 33 olarak belirlendiği için halkın kullandığı tesbihlerin çoğu 33'lük ve 99'luk olarak yapılmışdır ancak ehl-i tarîk zikrullaha çok düşkün olduklarından beşyüzlük tabir edilen 500 tâneli ve elfiye tabir edilen 1000 tâneli tesbihler de kullanmışlardır...Nitekim "Ashâb-ı Soffe" içinde 2000 ve 4000 düğümlü iplerle zikirler yapan zevât olduğu bilinmekdedir...
Fahreddin Efendi Hazretleri zeytin çekirdeği tesbihi ile
Bilindiği gibi tesbihler binbir türlü malzemeden yapılır ve bazıları gerek malzemesi gerek işçiliği sebebiyle hakîkaten servet değerindedir...Târîkat erbâbının kullandığı tesbihler ise ekseriyâ zeytin ve şeftali gibi meyve çekirdeklerinden yapılır...Bunun mühim bir sebebi vardır...Tarîkatın gâyesi, dünyâ muhabbetini, mal-mülk sevgisini kalbden çıkarmak olduğu için kullanılan tesbîhin de en kıymetsiz hattâ halkın hor ve hakîr göreceği şeylerden yapılması daha münâsibdir...Nitekim ehl-i tarîkin kendilerine örnek aldıkları "ashâb-ı soffa" da böyle yapmışlar ve çakıl taşı, hurma çekirdeği gibi kıymetsiz şeyleri kullanmışlardır... Fahreddin Efendi Hazretleri tarîkat-ı aliyyyeye mahsûs zeytin çekirdeği tesbihin nasıl hazırlanacağı şöyle tarif etmişlerdir :
Ramazân-ı şerîfde iftâr sofralarından zeytin çekirdekleri toplanıp yıkandıkdan sonra birer birer delinir ve bir âdî ipliğe dizilir. Sonra kına ile sirke yoğrulup üzerine sıvanır ve güneşte kurutulur. İyice kuruduktan sonra üç defa sirke ile sonra da suyla yıkanır. İmâmesinin ucundaki kamçıda on iki aded ufak tâne bulunur ki bu kelime-i tevhîdin harflerinin sayısına işâretdir....Tesbihin bir tarafında yedinci tâneye diğer tarafında da dokuzuncu tâneye birer nişân konur. Bunun da sebebi tarîkimizde yedi ve dokuz defa okunması lâzım gelen bazı salavât ve ezkârdır...Her otuzüçde ve eğer beşyüzlük veya binlik bir tesbih ise her yüzde de birer nişân konur.
Tesbih ile ilgili, tarîkat-ı aliyyeye mahsûs mühim bir edeb de şudur ki, kim olursa olsun, mürşid huzûrunda veyâ kendisinden kıdemli olan zevâtın yanında aslâ tesbih çıkarılmaz, büyük bir edebsizlikdir...