25 Ekim 2019 tarihinde yayınlanmıştır.
Tarîkat, anadan babadan mîrâs yoluyla gelmez. Bu yol, sa'y u gayret yoludur. Bu yolda ilerleyebilmek için hem çok çalışmak hem de Allah'dan hayâ edip, dâimâ edebi muhâfaza etmek ve çok gözyaşı dökmek lâzımdır.
Babası, anası, dayısı, amcası, malı ve yârenleri ile iftihar edip böbürlenen ve onların kazandığı şerefle avunan kişi aslâ marifet kokusunu alamaz.
Bazı câhiller tarîkatın kıyl ü kâl, dirhem ü mâl ve zâhirî amellerle elde edilebileceğini zannetmişlerdir. Halbuki tarîkat, ne kıyl u kâl, ne dirhem ü mâl ne de zâhirî amellerle elde edilebilir. Tarîkat ancak sıdk, inkisâr, zillet ve iftikâr ile ve Hazret-i Peygamber'in sünnetine ittibâ edip, mâsivâyı terketmekle ve ağyâra gönül bağlamamakla elde edilir.
Her kim izzet sâhibi Allah'ın izzeti ile azîz olmaya bakarsa, O'nunla izzeti bulur. Her kim de izzeti Allah'dan başkasında ararsa, hem izzetsiz hem de O'nsuz kalır.Müslümanlar arasındaki en yaygın hastalıklardan biri de neseble yani babayla, dedeyle iftihar edip başkalarına üstünlük taslamakdır. Halbuki neseble övünmek, câhiliyyet âdetidir, İslâm bunu külliyen men' etmişdir. Allah katındaki makbûliyyet nesebe değil takvâya bağlıdır. Sûre-i Hucurât'daki "اِنَّ اَكْرَمَكُمْ عِنْدَ اللّٰهِ اَتْقٰيكُمْۜ inne ekremeküm indallahi etkâküm" âyet-i kerîmesi bu hakîkati açıkça beyân eder. "وَلَا تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ أُخْرَى velâ teziru vâziratün vizra uhrâ" âyeti de kimsenin kimsenin vebâlini yüklenemeyeceğini, herkesin kendisinden mes'ûl olduğunu açıkça beyân etmekdedir. Sûre-i Necm'deki "وَاَنْ لَيْسَ لِلْاِنْسَانِ اِلَّا مَا سَعٰىۙ ve en leyse lil insâni illâ mâ se'â" âyet-i kerîmesi de, insan için çalışmakdan başka bir kazanç yolu olmadığını ilân etmekdedir.