Tarîkat-ı Aliyye Âdâbında Silsilenin Zikredilmesi ve Râbıta
24 Nisan 2018 tarihinde yayınlanmıştır.
Daha önce "ene medînetül ilm ve aliyyün bâbuhâ" hadîs-i şerîfinin îzahında temâs ettiğimiz gibi tarîkat-ı aliyye silsile-i ma'neviyye üzerine kurulmuşdur. Buna neseb-i ma'nevî de denir. Nasıl büyük hânedânların âile şecereleri varsa ma'nâ dünyâsının sultânları olan evliyâullahın da şecere-i ma'neviyyeleri vardır. Nasıl ki dünyâ pâdişâhları kendi şecereleri ile atalarının malına-mülküne, tâcına-tahtına mîrasçı olduklarını isbât ediyorlarsa, ma'nâ sultânları olan evliyâullahın şecereleri de, feyz aldıkları zevâtın ma'nevî kemâline mîrasçı olduklarını gösterir.
Tarîkat-ı aliyyenin âdâbında bu silsilelerin zikredilmesinde de ayrı bir hikmet vardır. Zikir meclislerinde, duâlarda o tarîkin büyüklerinin isimleri sık sık zikredilir ve onlara Fâtiha okunur. Silsile okunurken, bazen Şâh-ı Velâyet'den başlanır ve o güne kadar gelen bütün büyüklerin isimleri zikredilir, bazen de tarîkin pîrinden başlanarak o güne kadar gelen zevâtın isimleri okunur. Bazen de isimler tek tek zikredilmez de "cümlesinin ervâh-ı tayyibelerine" denilerek hepsi birden icmâlen zikredilir. Bütün bu isimleri zikrederek onlara Fâtiha okumanın hikmeti, isimleri anılan zevâtın ma'nevî yardımını istemek ve o zevât ile râbıtayı muhâfaza etmekdir.
Kutbü'l-ârifîn, gavsü'l-vâsılîn, hâteme'l-müctehîdin, sâkî-i aşk-ı ilâhî, vâris-i Hayder-i Kerrâr, Cenâb-ı Pîr destgîr Muhammed Nûreddîn Cerrâhî, kaddesallahu sırrahul fettâhî, Efendimiz Hazretlerinin ervâh-ı tayyibeleri için, ve cemî' pîrânın rûh-i pür-fütuhları için âsîlerin ıslâhı için, âşıklara vuslat, bi sırr-ı pîr, el-fâtiha.Böylelikle hem tarîkatın pîri olan zâtın ismi anılmış, hem silsilesinin İmâm Ali kerremallahu vecheh Hazretlerine ulaştığı beyân edilmiş, hem ikisi arasında geçen pîrân hem de diğer pîrân hazerâtı icmâlen zikredilerek cümlesinden istimdâd edilmiş ve cümlesine birden fatiha okunmak sûretiyle de hepsiyle birden râbıta edilmiş olur.
Her dü âlem mürşide rabt-ı derûn eyle müdâm
Sâlike nûr-i fenâ sırr-ı bekâdır râbıta