Tasavvuf Yolunda Gidiş Kerâmete Ermek İçin Değildir

13 Ağustos 2020 tarihinde yayınlanmıştır.

İstikamet
Muzaffer Efendi Hazretleri, ABD'de tasavvufu tanımak isteyen üniversite talebelerine ve akademisyenlere hitâben yapdıkları bir konuşmalarında buyurdular ki :
Bu tarîkat yolunda, tasavvuf yolunda gidiş, kerâmete ermek için değildir. Su üstünde yürüyeyim, havada uçayım filan, bunlar, ehemm-i mühim şeylerdir ama insanlara yarayacak bir şeyler değildir. Eğer su üstünde yürümek, bir kerâmet ise, havada uçmak bir kerâmet ise, insan müstakîm olursa, istikâmeti tarîkatda tahsîl ederse, müstakîm olursa, Allah o kerâmeti ona ihsân eder. Ama yalnız ben uçayım dersen, Şeytan da bir anda burdan Japonya'ya gider, bir anda. 
Evliyâullaha da tayy-i mekân lutfu verilmişdir, yani burda göründüğü gibi aynı Türkiye'de yâhud Mekke'de, yâhud Hindistan'da görünebilir. Yâhud cenûbî Amerika'da, Brezilya'da, Arjantin'de, şurda burda, Meksika'da görünebilir. Buna tayy-i mekân tabir edilir, mühim, ehemm-i mühim bir davâdır. Fakat Şeytan da aynı tayy-i mekâna mâlikdir ama biz ona, Şeytanınkine tayy-i mekân diyemez. Çünkü ikisi fiilde bir görünür ama ma'nâları ayrı ayrıdır. 
Suyun üstünde yürümek, bu da ehemm-i mühim bir da'vâdır ama insanlara yarar bir şey değildir. Eğer ona bir kıymet verecek olursak, odun da suyun üstünde duruyor, balık da suyun üstünde yürüyor, sinek de uçuyor. Asıl mühim da'vâ, insanlığını öğrenmek, insanlığını öğrenmek ve insanlığı öğretmek ve müstakîm olmak, istikâmeti ta'lîm etmek, sabrı tavsiye, hakkı tavsiye. İşte bütün gâye bu. Bütün gâye, nâsı, insanlığı, kötülükden koruma ve kurtarma. 
Hazret-i Ali kerremallahu vecheh radıyallahu anh aleyhisselâm buyuruyorlar ki, "Kerâmet nedir? Kerâmet hak yoldan çıkmış bir kimsenin kolundan tutarak onu dâire-i istikâmete sokmakdır".
Bazısı da tarîkata giriyor, bir takım evrâd, ezkâr ve havasla meşgûl oluyor. "Benim dediğim olsun, dâmâda sözüm geçsin, kocamı istediğim gibi idâreme alayım, mal mülk benim elime geçsin" filan. Hep bunlara uğraşıyor. Belki uğraşmakla istediklerine ulaşır ama ahretde nasîb alamaz. Dünyâda alır nasîbini, ahretde, öteki âlemde nasîb alamaz. O demek değil tarîkat. 
Onun için gâye, insanın insan olması ve içindeki bulunan kötü sıfatlarını, Allah'ın esmâsıyla tathîr etmek ve Allah'ın sıfatıyla sıfatlanmak. Allah'ın esmâsıyla temizlemek, Allah'ın sıfatıyla sıfatlanmakla insan kendini kurtarır ve halkı da kurtarabilir. Bu da tarîkat yoludur işte, hizmetle olur bu iş.
Müstakîm ol Hazret-i Allah utandırmaz seni. 
www.muzafferozak.com
Listeye geri dön