Tazarrunâme - Sinân Paşa

7 Mart 2022 tarihinde yayınlanmıştır.

Tasavvuf
Molla Sinan Paşa'nın eserleri arasında Tazarrunâme'nin müstesnâ bir yeri vardır. Bir kısmı mensûr bir kısmı manzûm olan bu eşsiz eser, her şeyden evvel bir edebiyât şâheseridir, bir Türkçe hârikasıdır. Sinan Paşa, bu kıymetli eseri bir kaç ay içerisinde meydana getirdiğini söyler. Bu da O'nun hem lisâna son derece hâkim olduğunu hem de ilminin ve irfânının kemâlini göstermekdedir. 

Tazarrunâme esas itibarıyla tasavvufî bir eserdir. Yine müellife kulak verecek olursak, eserin mâhiyeti hakkında şöyle demekdedir : "Esâsı usûl-i meşâyih-i hakîkat üzerine vurulupdur ve binâsı kavâid-i ehl-i tarîkat üzerine konulupdur". 

Eserin muhtevâsına gelince. Eser iki kısımdan müteşekkildir. Birinci kısımda tasavvufun esasları ele alınmışdır ve tevhîd, marifet, mürşidin lüzûmu, zühd, havf u recâ, tövbe,sabır, fakr, tevekkül gibi hususlar beyân edilmişdir. Bu kısımda namaz, oruç, hac gibi ibadetlerin derunî ma'nâlarına da işaret edilmiş ve bu bölüm aşk bahsiyle hitâma erdirilmişdir. İkinci kısım na't-ı şerîflere ayrılmışdır. Âdem aleyhisselâmdan başlayıp Hazret-i Peygamber'e kadar büyük peygamberler hakkında na'tlar yazılmış, sonra Aşere-i Mübeşşere hazerâtı, Çehâr-ı yâr-ı güzîn efendilerimiz, Haseneyn efendilerimiz ve Peygamberimizin iki amcasına medhiyeler yazılmışdır. Müellif, dört büyük mezhebin imâmına, hadîs imâmlarından Buhârî ve Müslim'e medhiyyeler yazdıkdan sonra kendi mürşidi Şeyh Vefâ Hazretleri için de bir na't kaleme almışdır. Bir münâcât ile başlayan eser, yine bir münâcât ile nihâyete erer.

Sizlere eser hakkında bir fikir vermek üzere başdaki münâcâtdan bir kısmını buraya kaydediyorum :
Hamd-i nâ-ma’dûd ve senâ-yi nâ-mahdûd o hazrete sezâ-vârdır ki, her zerre-i mevcûd ve her dâhıl-i dâire-i vücûd o hazret'in vücûb-i vücûduna delîl-i kâtı’dır. Ve minnet-i bî-kıyâs ü şükr ü sipâs şu cenâba nisârdır ki, terkîb-i mümkinât ve nizâm-i mevcûdât o cenâbın vahdâniyyet-i zâtına burhân-i sâtı’dır.
Bir sultândır ki, cemî'-i 'âlem saltanatına sultân-i kâim; bir sübhândır ki, her mevcûd tesbîhine kavî vü dâim. Bir melikdir ki, âlem-i milk ü me ekût memleketinden bir hıtta; bir pâdişâhdır ki, sahn-i serây-i 'izzetinde 'arş u semâvât bir kubbe. Mübdi’dir ki, 'adem hızâne-i ibdâ'ıdır; mûciddir ki, yokluk vesîle-i ihtirâ'ıdır. 'Akl-i dûr-bîn 'ufk-ı zirve-i kemâlini göremez; vehm-i tîz-per dâmen-i sürâdık-ı celâline eremez. Nesr-i tâir-i hâtır-i insânî ki her vakit mevcûdât-i 'ulvî vü süflî şikâr-i mıhleb ü minkârıdır, bir nefes rübûbiyyeti hevâsında per açıp uçamaz, ve tâvus-i 'akl u fikret-i âdemî ki rûz u şeb fezâ-yi melekût ve sahrâ-yi ceberûtda cilve eder, bir kadem ülûhiyyeti sâhasında seyâhat edemez. 'Ukûl-i müfârika ki eltaf-i mahlûkât ve ekmel-i mevcûdâtdır, lutf ü kemâli sıfatlarının ihsâsında mütehayyir ü bî-hûş; nüfûs-i nâtıka ki vesâit-ı 'âlem-i ervâh ve vesâil-i meâlim-i eşbâhdır, 'izzet ü celâli kûyünün finâsında vâlih ü medhûş.
Kerûbiyyûn ki kâinâta server ve mevcûdâta mihterlik külâhı başlarında konmuşdur, onun kulluğu kemerini cân miyânına bağlamışlardır, ve rûhâniyyûn ki alâyık-ı irtibâtât-i cismânî ve kuyûd-i selâsil-i heyûlânîden pâk ü âzâdelerdir, onun rıkkıyyeti tavkını vücûdları ciydine takmışlardır. Sevâkıb-i nücûm ve kevâkib-i rücûm ki menâkib-i merâkib-i eflâke süvâr olmuşlardır, şevket ü azameti na’tında bir kaç hor ü za'îfçe piyâdelerdir; mevâlîd-i siflî ve netâyic-i unsurî -ki sicn-i tabî'atda kayd-i şeş cihet ile mahsûrlardır, celâl ü kahrı zındânında mahbûs olmuş üftâdelerdir. 
Bu kıymetli eser uzun yıllar evvel Mertol Tulum tarafından neşredilmişdi. 1971 senesindeki bu neşir, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yapılmışdı. Güzel haber şu ki, Mertol Hoca eseri başdan aşağı gözden geçirerek yeniden neşre hazırlamış ve 2014 senesinde Yazma Eserler Kurumu tarafından tekrar yayınlatmışdır. Baş tarafında Sinân Paşa'nın hayâtı, sanatı ve eserleri hakkında geniş bilgi de bulunan bu eseri dilerseniz şu bağlantıdan ücretsiz olarak indirebilirsiniz. Eserin bu neşrinde metnin sadeleştirilmiş hâline de yer verilmişdir ancak bize göre böyle bir eseri sadeleştirmek demek onun bütün dil ve uslûb özelliklerini yok etmek demekdir.
Listeye geri dön