TEFVÎZNÂME
1
Hakk şerleri hayr eyler
Zannetme ki gayr eyler
Ârif anı seyr eyler
Mevlâ görelim n'eyler
N'eylerse güzel eyler
Allah şer gibi görünen şeylerden hayırlar çıkarır. Allah'ı ve O'nun fiillerindeki incelikleri, hikmetleri bilenler olana-bitene ve başlarına gelen şeylere itiraz etmez, her ne takdîr edildiyse ondaki hikmetleri ve Hakk'ın tecelliyâtını temâşâ ederler. "Bakalım bunda Cenâb-ı Hakk'ın ne hikmeti var, O ne yaparsa muhakkak güzel yapar" derler. Burada "Olur ki hoşlanmadığınız bir şey sizin için hayırlı olur. Olur ki sevip arzu ettiğiniz bir şey sizin için şerli olur. Gerçeği Allah bilir, siz bilmezsiniz" meâlindeki Sûre-i Bakara'nın 216.âyetine işâret edilmekdedir.
2
Sen Hakk'a tevekkül kıl
Tefvîz et ve râhat bul
Sabr eyle ve râzı ol
Mevlâ görelim n'eyler
N'eylerse güzel eyler
Sen de ârifler gibi olmak istersen, Allah'a güven, işlerini O'na havâle et, sabırlı ol ve Allah'dan ne gelirse gelsin hâline râzı ol.
3
Kalbin ana berk eyle
Tedbîrini terk eyle
Takdîrini derk eyle
Mevlâ görelim n'eyler
N'eylerse güzel eyler
Kalbini Allah'a bağla, olacaklar için endîşe çekip takdîr edileni değiştirmek için uğraşacağına Cenâb-ı Hakk'ın takdîr edip meydâna getirdiği şeylerdeki incelikleri, hikmetleri anlamaya çalış.
4
Hallâk-ı Rahîm oldur
Rezzâk-ı Kerîm oldur
Fa'âl-i Hakîm oldur
Mevlâ görelim n'eyler
N'eylerse güzel eyler
Allah öyle bir yaradıcıdır ki mahlûkâtına karşı çok merhametlidir. Allah öyle bir rızık vericidir ki herkese bol bol verir. Allah öyle bir fâildir ki her işi binlerce hikmetle doludur. Ancak bu hikmetleri anlamayanlar, olan-bitene bakıp Cenâb-ı Hakk'ın takdîrine itiraz eder.
5
Bil Kâdî-i hâcâtı
Kıl ana münâcâtı
Terk eyle murâdâtı
Mevlâ görelim n'eyler
N'eylerse güzel eyler
Bütün istekleri yerine getirenin ve kimin neye ihtiyâcı olduğunu bilen ve onları hakkıyla yerine getirenin Allah olduğunu bilesin. İsteklerini terk edip O'na yalvar.
6
Bir işi murâd etme
Olduysa inâd etme
Hakk'dandır o reddetme
Mevlâ görelim n'eyler
N'eylerse güzel eyler
Bir şeyin olmasını isteme. Olana da sakın itiraz etme. Çünkü olanı-biteni murâd eden Allah'dır. Allah'ın yaptıklarına karşı gelinir mi? Duâ ve istek hakkına râzı olmamakdan ve bulunduğu hâli beğenmemekden ileri gelir. Bu yüzden Allah dostları kendileri için duâ etmezler, Allah'dan bir şey taleb etmezler, yalnız O'nun rızâsını taleb ederler.
7
Hakk'ın olıcak işler
Boşdur gam u teşvişler
Ol hikmetini işler
Mevlâ görelim n'eyler
N'eylerse güzel eyler
Mâdem ki bütün fiileri yaradan Allah'dır öyleyse üzüntü ve kuruntu boşadır. Üzüntü ve endîşe yerine O'nun hikmetlerini anlamak lâzımdır. Allah dostları başlarına gelen belâlardan da şikâyet etmezler. Bunu çok büyük bir edebsizlik kabûl ederler. Mâdem ki belâyı gönderen Allah'dır, öyleyse onu hoşnudlukla kabûl etmek lâzımdır.
8
Hep işleri fâikdir
Birbirine lâyıkdır
N'eylerse muvâfıkdır
Mevlâ görelim n'eyler
N'eylerse güzel eyler
Allah'ın bütün işleri ve fiilleri birbirine uygundur, biri diğerini nakz etmez. O ne işlerse olması gereken de odur.
9
Dilden gamı dûr eyle
Rabbinle huzûr eyle
Tefvîz-i umûr eyle
Mevlâ görelim n'eyler
N'eylerse güzel eyler
Kalbinden tasayı uzak tut yani olana-bitene üzülme. Allah ile olduğunu bil de her işine ona ısmarla.
10
Sen adli zulüm sanma
Teslîm ol oda yanma
Sabr et sakın usanma
Mevlâ görelim n'eyler
N'eylerse güzel eyler
Senin aklına ve görüşüne göre bazı işler zulüm gibi görünür ama Cenâb-ı Hakk'ın hikmetine göre onlar adâletin ta kendisidir. Allah'a tam bir teslîmiyyetle teslîm olur da başına gelenlere hep sabredersen bu dünyâda gam ve tasa ateşinden öbür tarafda da cehennem ateşinden kurtulursun.
11
Deme niçin şol şöyle
Yerindedir ol öyle
Bak sonuna sabreyle
Mevlâ görelim n'eyler
N'eylerse güzel eyler
Cenâb-ı Hakk'ı işlerine çoğu zaman akıl ermez. Hâdiseler bizim aklımıza uymuyor, ya da işimize gelmiyor diye itiraz etmek yerine sabreder de işin sonunu seyredersek o hâdiselerin hikmetlerini anlarız.
12
Hiç kimseye hor bakma
İncitme gönül yıkma
Sen nefsine yan çıkma
Mevlâ görelim n'eyler
N'eylerse güzel eyler
Bize göre yanlış iş yapan, günâh işleyen, kabahat eden kimseleri de hor görmek doğru değildir. Hele de onları incitmek, onlara hakâret etmek hiç doğru değildir. Böyle yapanlarda enâniyyet ve ucub vardır. Kötü bir işle, fenâ bir davranışla karşılaşan kişinin şunu hatırlaması lâzımdır ki, bu kötü işleri yaradan da Allah'dır.
13
Mü'min işi renk olmaz
Âkil huyu cenk olmaz
Ârif dili tenk olmaz
Mevlâ görelim n'eyler
N'eylerse güzel eyler
Hâdiseler karşısında sabredemeyip kendi menfaatini korumak için hîle ve aldatmalara başvurmak mü'min sıfatı değildir. Akıllı olan dünyâ işleri için hiç kimseyle didişip kavga etmez. Ârif olanlar kalblerini zikrullah ile süsler, dünyânın derd ve kasâvetiyle gönüllerini daraltmazlar.
14
Hoş sabr-ı cemîlimdir
Takdîri kefîlimdir
Allah ki vekîlimdir
Mevlâ görelim n'eyler
N'eylerse güzel eyler
Sabr-ı cemîl, Allah'dan geleni hoş karşılayarak sabretmek demekdir. Kur'ân'da bu ta'bîr Hazret-i Ya'kûb aleyhisselâmın çok sevdiği oğlu Yûsuf'un kaybolması ile uğradığı belâ üzerine söylediği sözdür. Belâ ne kadar şiddetli olursa olsun, onu Allah'dan bilerek, isyân etmemek ve hoş karşılamak lâzımdır. İnsan başına bir belâ geldiğinde tabii ki hüzünlenebilir ama "bu neden benim başıma geldi" diye Allah'a ısyân etmemelidir.
15
Her dilde O'nun adı
Her cânda O'nun yâdı
Her kuladır imdâdı
Mevlâ görelim n'eyler
N'eylerse güzel eyler
Allah, yalnız bizim değil, herkesin Allahıdır. Allah yalnız müminlerin değil bütün âlemlerin rabbidir. Herkes ondan yardım bekler, her şey onu zikreder, herkese yardım eden de O'dur.
16
Nâçâr kalacak yerde
Nâgâh açar ol perde
Dermân eder ol derde
Mevlâ görelim n'eyler
N'eylerse güzel eyler
Hiçbir durumda ümitsizliğe düşmeye gerek yokdur çünkü Allah, yardımını, hiç umulmadık anda, en zor zamanda, ansızın eriştirir.
17
Her kuluna her ânda
Geh kahr u geh ihsânda
Her ânda o bir şânda
Mevlâ görelim n'eyler
N'eylerse güzel eyler
Allah her an ayrı bir tecellîdedir. Kâh kahrı ile tecellî eder, kâh lutfu ile tecellî eder. Tecelliyâta nihâyet yokdur.
18
Geh mu'tî ü geh mânî'
Geh darr ü gehi nâfî'
Geh hâfid ü geh râfî'
Mevlâ görelim n'eyler
N'eylerse güzel eyler
Veren de O'dur, alan da O'dur. Celâl de O'nun sıfatıdır Cemâl de. Yükselten de O'dur, alçaltan da O'dur. Aslında bütün bu zıdlıklar hep bizim görüşümüze göredir. Eğer şaşılıkdan kurtulabilirsek tecelliyâtda hiç bir tenâkuz olmadığını, her tecellînin yerli yerinde olduğunu görürüz.
19
Geh 'abdin eder 'ârif
Geh emîn ü geh hâif
Her kalbi odur sârif
Mevlâ görelim n'eyler
N'eylerse güzel eyler
Kullarını dilediği gibi çekip çeviren, kimini ârif kılan, kimini de gafletde bırakan O'dur. Kimi kulunu korku içinde bırakan, kimini de emîn kılan yine O'dur. Zîrâ bütün kalbler O'nun yed-i kudretindedir.
20
Geh kalbini boş eyler
Geh hulkunu hoş eyler
Geh aşkına dûş eyler
Mevlâ görelim n'eyler
N'eylerse güzel eyler
Allah kimi kuluna aşkını lutf eder, kimisini tamâmen mahrûm bırakır. Allah kimi kulunu güzel huylu kılar, kimisini de bu istidaddan mahrûm eder.
21
Geh sâde vü gâh rengîn
Geh tab'ın ider sengîn
Geh hurrem u geh gâmgîn
Mevlâ görelim n'eyler
N'eylerse güzel eyler
Allah kimini sâde ve süssüz, kimini süslü püslü yapar. Allah kimini taş kalbi yapar, kimini neşeli kimini derdli yapar.
22
Az ye az uyu az iç
Ten mezbelesinden geç
Dil gülşenine gel göç
Mevlâ görelim n'eyler
N'eylerse güzel eyler
Sôfiyyenin esaslarından olan "az yemek, az uyumak, az konuşmak" nefsin kötü sıfatlarından kurtulmak için şartdır. İbrahim Hakkı Hazretleri de bunu çok güzel ifâde buyurmuşlar. "Gönlünü Hakk'ın tecellîyâtına mazhar kılarak bir gül bahçesine çevirmek istiyorsan nefsinle mücâhede etmelisin" buyuruyorlar.
23
Bu nâs ile yorulma
Nefsinle dahî kalma
Kalbinden ırâk olma
Mevlâ görelim n'eyler
N'eylerse güzel eyler
Yine sôfiyyenin esaslarından "uzlet-i 'anil-enâm" yani insanlarla haşır-neşir olmayıp dâimâ Allah'ın zikri ile meşgûl olmanın lüzûmunu da şöyle beyân ediyorlar. "İnsanlarla ve nefsinle uğraşarak ma'nevî feyzlerden mahrûm kalma. Hep zikrullah ile meşgûl, kalbini murâkebe ederek nefsini tezkiye eyle".
24
Geçmişle geri kalma
Müstakbele hem dalma
Hâl ile dahî olma
Mevlâ görelim n'eyler
N'eylerse güzel eyler
Geçmiş için pişmânlık çekme, gelecek için de endîşe etme. Bugünün işleri için de derd çekme, sâdece Allah'ın zikri ile meşgûl ol. Sôfiyyenin esaslarından biri de vaktin îcâbını yapmakdır. Buna ibnü'l vakt olmak denir. Bu düstûr, "Dem bu demdir dem bu dem" diye de ifâde edilir. Geçmişle ve gelecekle uğraşmak vaktin gereğini unutturur. Sôfî, içinde bulunduğu ânın tecellîsi ile meşgûl olmalı, o ânın gereğini yerine getirmeli, geçmişe takılıp kalmamalı, gelecek için de endîşe etmemelidir.
25
Her dem onu zikreyle
Zeyrekliği koy şöyle
Hayrân-ı Hakk ol söyle
Mevlâ görelim n'eyler
N'eylerse güzel eyler
Tembelliği bırak da her ân Allah'ı zikret. Allah'a muhabbetle bağlanıp hep şöyle de : "Mevlâ görelim n'eyler, n'eylerse güzel eyler"
26
Gel hayrete dal bir yol
Kendin unut O'nu bul
Koy gafleti hâzır ol
Mevlâ görelim n'eyler
N'eylerse güzel eyler
Allah'dan bir an bile gâfil olma, O'nun tecellîlerine hayrân olup kendinden geç ve dâimâ O'nu zikret.
27
Her sözde nasîhat var
Her nesnede zîynet var
Her işde ganîmet var
Mevlâ görelim n'eyler
N'eylerse güzel eyler
Her sözün faydalı olan tarafına bakıp öğüt al. Her şeyin güzel tarafını gör. Her işde Allah'ın hikmetlerini görüp ibret al.
28
Hep remz ü işâretdir
Hep gamz u beşâretdir
Hep ayn-ı inâyetdir
Mevlâ görelim n'eyler
N'eylerse güzel eyler
Sözler, nice remz ve işâretlerle doludur. Bu remzlere vâkıf olanlar için nice müjdeler, nice manevî yardımlar vardır. Bu müjdelere nâil olabilmek için sözün kabuğunda kalmamak, derûnuna nüfûz etmek lâzımdır.
29
Her söyleyeni dinle
Ol söyleteni anla
Hoş eyle kabûl cânla
Mevlâ görelim n'eyler
N'eylerse güzel eyler
İnsan söyleyene değil söyletene bakmalı, sözün Hakk'dan geldiğini anlamalıdır ki o sözlerden istifâde edebilsin.
30
Bil elsine-i halkı
Aklâm-i Hakk ey HAKKI
Öğren edeb ü hulku
Mevlâ görelim n'eyler
N'eylerse güzel eyler
Cenâb-ı Hakk'ın sıfatlarını yaradılmışlar üzerinde gör. Mahlûkât hâl diliyle Hakk'ın esmâsından, sıfatından ve fiillerinden haber verir. Böylece güzel huylu olmayı öğrenip ahlâk-ı hasene sâhibi ol.
31
Vallâhi güzel etmiş
Billâhi güzel etmiş
Tallâhi güzel etmiş
Allah görelim n'etmiş
N'etmişse güzel etmiş
Bütün bunları idrâk eden kişi, her şeyi güzel görür, her işi hoş görür, hiç bir şeyde yanlışlık ve hatâ görmez, eksiklik ve kusur bulmaz. Mâdem ki, hepsini Allah murâd etmişdir, mâdem ki cümlesini Allah halk etmişdir, öyleyse hepsi de güzeldir, hepsi de hoşdur, hepsi de yerindedir. Buna yemin etse başı ağrımaz.
NAĞME-İ AŞK