10 Ocak 2017 tarihinde yayınlanmıştır.
Vaktiyle verilen fetvâlara göre, birisi, devrânı hafife alarak "dervîşler oynadı" dese, nikahı boş düşer ve sopa cezâsına çarptırılır. "Oynadı" diyemez, "semâ etti" demesi gerekir. Fetevâ-yı Ömeriyye, başdan aşağı tarîkat-ı aliyye hakkında bu gibi fetvâlarla doludur.Efendi Hazretleri, ABD seyahatlerinde birçok şehirde kamuya açık yerlerde tarîkat-ı aliyyeye mahsûs zikirler yaptırırlardı. Bu zikir meclislerinden birine gelen bir Türk genci, "İslam'da böyle bir şey yok. Ben iki yıllık Kur'ân kursu mezunuyum, İslâm'ı iyi bilirim" deyince Efendi Hazretleri her zamanki hazırcevaplığı ve nüktedanlığı ile "Biz altmış senedir okuyoruz hâlâ öğrenemedik, sen iki senede öğrenmişsin, maşallah evlâdım" dedikden sonra "Sen namazın ahkâmını bile doğru dürüst bilmezsin zîrâ iki rekat namazda on iki bin mesâil-i fıkhiyye vardır. İmam Yûsuf gibi bir müctehid bile ben ancak sekiz binini biliyorum demişdir" buyurarak o gencin nasıl bir câhil cesâreti ile konuştuğunu beyân etmişlerdi.
![]() |
Ayasofya camiinde zikir halkası |
Devlet-i Osmâniyye, dervîşler ve tarîkat-ı aliyye üzerine kurulmuşdur. Sultan Osman Han, Şeyh Edebâlî'nin dâmâdıdır. Şeyh Edebâlî ve diğer bazı evliyâullah dervîşlerini verdiler ve ilk askerler bu dervîşlerden devşirildi.
Bütün tekkelerde ve zâviyelerde yapılan zikir ve âyinlerin hepsine fetvâ verilmişdir. O devirde birisi şeyhülislama mürâcaat edip "Ben bir vakıf kuracağım ve bu vakıfdan halka şarap ve domuz eti dağıtacağım" deseydi, hiç buna fetvâ ve izin verilir miydi? Buna imkân varmıydı? Peki bunca tekkeler açılmış ve bunlara bunca vakıflar bağlanmış, bu nasıl olmuş o zaman? Dervîşlerin yaptığı zikrullah, devrân ve semâ İslâm'a uygun olmasaydı, o devrin dîn adamları bunlara izin vermezlerdi.
Tekke ile Medrese arasındaki ihtilaf çok sonradan, Osmanlı Devleti'nin gerilemeye başladığı dönemde ortaya çıkmışdır. Bunu da düşmanlarımız yapmışdır. Avrupa'dan bu iş için gizlice adamlar geldi ve medrese ile tekkeyi birbirine düşürdüler, ikisi birbirinden ayrılsın, düşman olsunlar diye. İşte bu yüzden müslümanlar hep birbirine düşman hep birbirinin gözünü çıkarmaya çalışıyor.
Düşmanlarımız hâlâ daha bu tezvîrâtı yapıyorlar ve devamlı müslümanlar arasındaki ihtilâfı körüklüyorlar. Kitapçı olmak münâsebeti ile biliyorum, bütün müsteşrikler eski fetvâ kitaplarını okuyorlar. Özellikle alevîlerle, kızılbaşlarla ilgili eski fetvâları çıkarıp tezvîrat yapıyorlar ki alevîlerle sünnîler arasında ihtilâf çıksın, birbirlerine düşman olsunlar. 12 Eylül'den önce Anadolu'da bazı yerlerde bu tezvîrât ve teşvîkât yapıldığı için bazı acı hâdiseler yaşandı.