Telkîn Meselesi

22 Temmuz 2022 tarihinde yayınlanmıştır.

Hikmet

Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri bir sohbetlerinde bir hahamın ölüye telkîn verişini anlattıkdan sonra buyurdular ki :

Bizde de telkîn veriyorlar ölüye. Halbuki, "lakkinû mevtâküm bi'ş-şehâdeteyni" hadîs-i şerîfi, kable'l-vefât mı bade'l-vefât mı, ihtilaflıdır o. Bazıları demişler ki kable'l-vefât demişler. Yani ölmeden evvel telkînât verilecek kula.

O meclisde bulunan hâfız efendilerden biri, "Efendicim, ölü kabre konuldukdan sonra okunan bu üzkürü'l-ahdellezî haracte aleyhi mine'd-dünyâ, ne manâya geliyor?" diye sorunca Efendi Hazretleri buyurdular ki :

"Hatırla" diyor, "âlem-i ervâhdaki Allah'a verdiğin sözü". İşte diyor ya, "e lestü bi rrabbiküm" hitâbı. "E lestü bi rabbiküm"de, "kâlû belâ" dedik ya işte onu hatırla diyor. Dünyâdan çıkdın şimdi diyor, aklın başına gelsin.

Halbuki yalnız ona değildir, bade'l-ölüm verilen telkîn meyyite değil yalnız, geride kalanlaradır o, sağ kalanlar, onlaradır o, ama anlayacak adam lâzım.

Yine aynı zât, "Hiç verilmese ne lâzım gelir Efendicim?" diye sorunca, Efendi Hazretleri buyurdular ki :

Hiç verilmese tahzir lâzım gelir. Sünnete muhâlefetdir, müekked bir sünnetdir çünkü. Dövmek lâzım imamı, vermezse eğer. Tekidli sünnetdir o. Bak hadîs okudum sana ya, "lakkinû mevtâküm bi'ş-şehâdeteyni" diyor Peygamber, "Ölülerinize telkîn ediniz". Yalnız ihtilaf vardır, kable'l-vefât mı, bade'l-vefât mı, ölmeden evvel mi, öldükden sonra mı? Resûl-i Ekrem öldükden sonra yapmış bazısını. Meselâ oğlu Hazret-i İbrâhim aleyhisselâm öldüğü vakitde, Peygamberimizin oğlu vardı, İbrâhim aleyhisselâm, bizâtihî Peygamberimiz gitmiş oğluna telkin vermiş. Ufak, altı yedi yaşında. "Yâ İbrâhim, melekler geldiği vakitde, Rabbim Allah, Peygamberim babam de" demiş, Yaa, öyle söylemiş. Hazret-i Ömer de şaşırmış, dedi, "Yâ Resûlallah, bu kadar çocuğa da soru var mı?", "Var" demiş Peygamberimiz. Buhârî-i Şerîf'de var. O gün de gün tutulmuş, gökyüzünde güneş kararmış, herkes demişler ki, "Peygamber'in çocuğu öldü, onun için güneş karardı" demişler. Resûl-i Ekrem duymuş bunu, "Hayır" demiş, "kimsenin ölümüyle güneş kararmaz" demiş Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem. Yaaa! Ufak çocuğa Efendimiz telkîn vermiş. Bazı zevât demişler ki, kable'l-vefât demişler, ölmeden evvel telkîn vermeli. Yaa, ölmeden evvel öleceksin, mûtû kable en temûtu. Yani tövbekâr olacaksın, elini eteğini dünyâdan çekeceksin, ehl-i dünyâdan ve dünyâdan yüz çevireceksin demişler. Bunun manâsı malı mülkü bırakmak manâsına değil, muhabbet olmayacak mala mülke, muhabbet Allah'a Peygamber'e olacak. 
Bir zât-ı muhterem geçiyormuş, dervîşleriyle berâber, bir imâm efendi de telkîn veriyormuş. İmam da benim gibi dümbelekmiş. (Estağfirullah). Yaa! Mezarın kenârında, "üzkürü'l-ahdellezî haracte aleyhi mine'd-dünyâ" diye bağırınca, Hazret-i Şeyh gülmüş. Demişler, "Efendi, bu gülünecek bir şey değil, niye güldünüz?" demişler ihvânı. "Ölü" demiş, "ölü diriye telkîn veriyor" demiş, "ölü diriye" demiş. Çünkü ölen uyanık adammış, yani altdaki bulunan veliyyullahmış, imam efendi de zavallı benim gibi maaşlı imam.(Estağfirullah). Maaş için, maaşını alsın diye o, ne yapsın fukara, işte öyle geçiniyor.
www.muzafferozak.com

Listeye geri dön