17 Şubat 2021 tarihinde yayınlanmıştır.
Bir hadîs-i kudsîde, "Lâ ilâhe illallah hısnî, ve men dehala hısnî emine min azâbî" buyurulmuşdur. Yani Cenâb-ı Hakk buyuruyor ki, "Lâ ilâhe illallah benim kalemdir, kim benim kaleme sığınırsa azâbımdam emîn olur".
Ehlullah, bu kudsî hadîse istinâden, kelime-i tevhîd zikri üzerinde çokça durmuşlar, bu zikre çok ehemmiyyet vermişler ve sâliklere de bu zikri hiç bırakmamalarını tenbihlemişlerdir. Bu hususda güzel bir de teşbîh yapmışlardır. Şöyle ki;
Düşman tarafından kovalanan bir kimse, nasıl ki kaleye sığınmak için can havliyle koşarsa, insan da nefs ve şeytan düşmanından öyle kaçarak Allah'a sığınmalıdır. Nitekim "fe firrû ilallah" âyet-i kerîmesinde buna işâret vardır. Düşmandan kaçarak kaleye sığınmak üzere var gücüyle koşan kimse, düşman korkusuyla nasıl var kuvvetiyle bağırırsa, Allah yolunda nefsiyle cihâd eden erler de yüksek sesle Allah'ı zikrederler. Yani cehren yapılan zikrullah, harbde atılan naraların, sayhaların misâlidir. Nasıl ki düşmandan kaçan bir kimse, kale kapısına gelip de içeridekilere sesini duyurmak için avazı çıkdığı kadar bağırarak yardım isterse, Hakk yolunda gazâ-yı ekber eden mücâhidler de tıpkı böyle bağırarak, çağırarak, aşk ile şevk ile zikrederler. Kaleye dâhil olup düşman tehlikesinden kurtulan bir kimse, sevincinden nasıl çığlık atar, nasıl hoplar zıplarsa, Hakk'ın kalesine ilticâ eden sâlikler de bülend ile âvâz ile zikrederler, zikrederken neşe ile coşarlar, hoplarlar, zıplarlar, zevk u safâya gark olurlar.