17 Temmuz 2020 tarihinde yayınlanmıştır.
Nihad Sâmi Banarlı'nın Türkçe'nin mes'elelerine dair, muhtelif gazete ve dergilerde yayınlanan 43 yazısının bir araya getirilmesiyle ortaya çıkan bu eser ilk olarak 1972 senesinde yayınlanmış ve milletimizin gösterdiği büyük teveccüh sâyesinde bugün itibarıyla 58. baskıya ulaşmışdır.
Bendeniz, bu eseri 70'lerin sonunda, henüz bir ortaokul talebesi iken, okumuş ve çok istifâde etmişdim. Eser, Türkçe'ye olan merâkımı ve hayrânlığımı daha da arttırmış, edebiyâtımıza bakışımı da değiştirmişdi. Aradan bunca zaman geçmesine rağmen, dönüp bakdığımda, eserin tâzeliğini hâlâ muhâfaza etdiğini ve yeni nesiller için yol gösterici, ufuk açıcı olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.
Müellifin en çok üstünde durduğu konular şunlardır :
* Türkçe'nin mûsıkîsi
* Dil devrimi fâciası
* Türkçe'nin zenginliği
* Türkçe'ye yabancı dillerden geçen kelimeleri atmanın yersizliği
* Uyduruk kelimeler
* Telaffuz ve imlâ
Eser, bir bütün olarak, bize dilimize sâhib çıkmamız, onun kıymetini bilmemiz, onu sevip korumamız, hattâ onun lezzetine varmamız gerektiğini söylüyor. Niçin? Çünkü milletleri millet yapan dilleridir. Niçin? Çünkü dil, bazılarının zennetdiği gibi kuru bir iletişim vâsıtası değildir, ondan çok öte şeydir. Dil, bir milletin hâfızasıdır, târihidir, edebiyâtıdır, sanatıdır, inançlarıdır, örf ve âdetleridir. Dilini unutan bunları da unutmuş olur.
Edebiyat tarihçilerimizin de çok takdîrini kazanmış olan bu kıymetli eseri, herkese, özellikle de genç kardeşlerimize harâretle tavsiye ediyorum.
Dilini kaybeden millet herşeyini kaybeder.