20 Kasım 2019 tarihinde yayınlanmıştır.
Allahu Teâlâ'ya karşı öyle günâh işlemişiz, öyle âsî olmuşuz ki, isyanda Nûh'un kavmini geçmişiz, Lût'un kavmini de geçmişiz, Şuayb'ın kavmini de geçmişiz. Dünyâdan kaldırılan ne kadar kavim varsa, günâh irtikâb edip taraf-ı ilâhîden gadab-ı ilâhîye uğrayarak kaldırılan kavimlerin yaptığı fiillerin hepsini yapmışız. Bir de fazlası var ki onu burada söylemeyeceğim. Bu kadar söyledim kâfî. Bir de fazlası var. Böyle olmasına rağmen, Allah'ın gadabı ile bizim aramıza Hazret-i Muhammed sallallahu aleyhi vesellemin rahmet kanatları gerilmiş, azâbı tutuyor. Çünkü Allah, "وَمَا كَانَ اللّهُ لِيُعَذِّبَهُمْ وَأَنتَ فِيهِمْ vemâ kânallahu li yu'azzibehüm ve ente fîhim" buyuruyor. "Habîbim Muhammed sen onların arasında olduğun müddetçe onlara azâb etmeyeceğim" diyor. Yani "Kavm-i Lût gibi hepsini birden suya boğmayacağım, Kavm-i Şuayb gibi semâdan yağmur yerine ateş yağdırıp, onları yakmayacağım. Yâhud Kavm-i Sâlih gibi sâika indirip onları bir gecede kömür yapmayacağım. Çünkü aralarında sen varsın, mahbûbumsun sen benim" diyor.Efendi Hazretleri buyururlardı ki :
Bu ümmet, Resûl-i Ekrem'in ümmeti olduğu için, azâb-ı ilâhî, ümmetin tamâmına birden gelmez, bir kısmına gelir. Bu ümmetin uğrayacağı en büyük azâb da düşman kamçısı altında yaşamakdır.