Urfalı Şâir Şevket Efendi ve Bir Mersiyesi

24 Ekim 2014 tarihinde yayınlanmıştır.

Muharrem

Asıl ismi Mehmed olan Şevket, 1278/1861 yılında Urfa’da doğmuştur. Babası Neccârzâde Eyyüp Ağa’dır. Şevket mahlasını, ağabeyi Şair Hikmet vermiştir. İlk öğrenime hazırlık bilgilerini ve okuma denemelerini ağabeyinden almıştır. Daha sonra Hasan Padişah ve Halil-ür Rahman Medreselerine devam etmiş; zamanının bilginlerinden Abbas Vasık Efendi, Halil Hoca ve Hacı Mustafa Hafız’dan Arapçayı, diğer İslâmi ilimleri öğrenmiş ve icâzet almıştır. Şiirlerinden hareketle başarılı bir eğitim gördüğünü öğrenmekteyiz. Gençliği hakkında herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. Şair Şevket hiç evlenmemiş olup, vaktini genellikle sohbetlerde geçirmiş, şiirle iştigal etmiştir. Şevket’in şiirlerine baktığımızda kendisine has bir şiir dili geliştirdiğini görürüz.

Boş zamanlarını Halil-ür Rahman Camii civarında geçiren şair, etrafında toplananlarla birlikte edebi çalışmalar yapar, genç şairlere şiir hakkında öğüt verirmiş. Müziğe de aşina olan şairin sesinin güzel olduğu, bütün makamları bildiği, bazen de meclislerde ezberden şiirler söylediği anlatılır.

Toplam 300 şiiri olduğu söylenen şairin, günümüze kadar ulaşan toplam 170 şiiri mevcuttur. Şevket’in uslûp bakımından çağına göre başarılı olduğu, samimi, eski edebiyat sembollerine, edebi sanatlara, mecazlara, kavramlarına, mazmunlarına, dünya ve hayat görüşüne vakıf bir şair olduğu görülmektedir. Dili ağdalı değildir. Ancak Arapça ve Farsçayı çok iyi bildiği, sadece şiirlerinden değil, birkaç Farsça güzel ve hatasız gazel yazabilmiş olmasında, bazı şiirlerinde Arapça mısralara yer vermiş bulunmasından anlaşılmaktadır. Oldukça dindar olduğu söylenen Şevket’in içkili meclislerde bulunmadığı söylenir. Şair Şevket, 1917 yılında çok sevdiği Dergâh’ta vefat etmiş ve Harrankapı Mezarlığı’na defnedilmiştir.

Eserleri şunlardır :

1- Dîvân
2- Kuru Kafa
3- Molla Ömer Dağı

Kıymeti pek bilinmeyen bu şâirimizin bir Kerbelâ Mersiyesini buraya kaydetmek istiyoruz :


Düşdü çün kim Kerbelâ'ya gözleri şehlâ Hüseyn
Kâinâta lerze düşdü dediler hep vâ Hüseyn

Akdı ol dem Kerbelâ deştinde tûfân-ı belâ
Al kızıl kân içre kaldı ruhleri hamrâ Hüseyn

Her Muharrem cem' olup anda gürûh-i âşıkân
Âh u feryâd eyleyüp derler kamusu yâ Hüseyn

Çekdiler tîğ-ı cefâyı dûdmân-ı Hayder'e
Âşıkân kanlar döküp çağırdı vâveylâ Hüseyn

Mâtem-i âl-i abâ'çün geydi mü'minler siyâh
Şâd olup bu vak'adan hep zümre-i a’dâ Hüseyn

Şevketâ bu vak'adan kan ağlamak hengâmıdır
Kerbelâ'da oldu sergerdân kadd-i bâlâ Hüseyn

Listeye geri dön