Vahdet-i Vücûdu Kimler Anlar?

13 Kasım 2023 tarihinde yayınlanmıştır.

Riya

Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri, ehli olmadığı hâlde devamlı vahdet-i vücûddan bahseden, Hallâc-ı Mansûr'u taklîd ederek, "ene'l-Hakk" diyen, kendisini  hâşâ Allah'la bir gören, mütekebbir bir müteşeyyih hakkında buyurdular ki :

Anlamamış o, işi kavrayamamış. Zâten kavrasaydı, o davâda bulunmazdı. Bir katre menîden geldiğini hatırlayarak tevâzua düşerdi, o kadar burnunu havaya kaldırmazdı. Vahdet-i vücûdu anlamak için zâtını ve sıfatını Hakk'da yok etmek lâzım gelir. Herkesin yiyeceği helva değildir o. Kelimeye girmez. Kelimeye girdiği gün, küçülür o. Gül söylenir, gül yazılır fakat gülün kokusu tarîf edilmez, koklamayan bilmez onu. Gülü tarîf edersin, rengi şöyledir, şusu şöyledir, busu böyledir dersin ama kokusu tarîf edilmez. Kokar dersin ama tatmayan bilmez. Olmaz.
O bir âlemdir, bir hâl ilmidir o, herkes elini sokmaya gelmez. Ve o mevkiye gelen kişi, zâtını ve sıfatını Hakk'da yok etmesi şartdır. Ankâ olur o, ismi var, cismi yokdur onun. Öyle olmayınca olmaz. Oturuyorlar kahvede ileri geri konuşuyorlar,  Allah'ı küçültüyorlar, estağfirullah ve etûbu ileyh. 
Meğer ki kelâm kendinden olmaya. Ona bir sözüm yok. Hakk söyletir, konuşturur onu, Hallâc-ı Mansûr gibi filan, ona sözümüz yok. Ne diyor Hazret-i Şems, 
Mest olanların kelâmı kendinden gelmez velî
Pes ene'l-Hakk nice söyler kişi Mansûr olmadan

Hakk Teâlâ söyletirse mesele yok. Yani nasıl ki şecere-i mübârekeden Hazret-i Mûsâ'ya hitâb edildi, "إِنِّي أَنَا اللَّهُ رَبُّ الْعَالَمِينَ innî enallahu rabbü'l-âlemîn". Şecer kendi söylemedi, Hakk söyledi oradan ona. O başka. 

Hattâ bir kimse bir günah işlese de, deseler ki, "Bu günahı niye yapdın?", "Allah bunu bana yapdırdı" dese, "hayrihî ve şerrihî minallahi teâlâ"dır, böyle olduğu hâlde, yani Hakk ona icrâ etdirmişdir onu ama bu ayıpdır. Suç olmak münâsebetiyle nefsine alması şartdır. Suçu Allah'a yüklerse, şeytan olur adam. "Niye yapdın bu zinâyı?". "Allah bana yapdırdı" diyen bir adam, alçakdır, denîdir o adam. Çünkü Hakk'ın murâdı olmayınca olmaz bir şey. Ama bu terbiyesizlikdir. Netekim de işte Hazret-i Âdem aleyhisselâm şecere-i memnûadan yediği vakitde, biliyordu onu Hakk yedirdi ona, ama "رَبَّنَا ظَلَمْنَٓا اَنْفُسَنَا rabbenâ zalemnâ enfüsenâ" dedi, kurtardı paçayı. Şeytan, "اَغْوَيْتَن۪ي ağveytenî" diyor Hazret-i Allah'a, "Sen beni azdırdın" diyor. Edebsizlik yapıyor. "فَاخْرُجْ مِنْهَا فَاِنَّكَ رَج۪يمٌۚ fahruc fe inneke racîm" diyor Allah, kovdu onu, kapı dışarı etdi.
Onun için "مَٓا اَصَابَكَ مِنْ حَسَنَةٍ فَمِنَ اللّٰهِۘ وَمَٓا اَصَابَكَ مِنْ سَيِّئَةٍ فَمِنْ نَفْسِكَۜ mâ esâbeke min hasenetin fe minallah vemâ esâbeke min seyyietin fe min nefsik". Allah bize terbiye öğretiyor. edeb öğretiyor, âdâb öğretiyor. Seyyiât, bizim nefsimizden, onu üzerimize yükleneceğiz. Hasenât Hakk'dan, onu Allah'dan bileceğiz. Yol bu.

Efendi Hazretlerinin bu sohbeti 1982 senesinden. O gün bir iki kişi vardı böyle atıp tutan, bugün dünyâ kadar adam var. Oturup kalkıp, devamlı vahdet-i vücûddan bahseden mi istersin, Fütûhât'dan, Fusûs'dan çetrefilli bahisler anlatan mı istersin, kendisini Yûnus zanneden mi, Hallâc-ı Mansûr zanneden mi istersin, "Hepimiz Hakk'dayız" diyen mi ararsın, "Her şey Hakk" diyen mi, sürüyle var bunlardan. Bunlar, tatmadıkları helvadan, koklamadıkları gülden bahseden yalancılardır. Hâlden hiç nasîbleri olmayan kâl ehlindendir bunlar. Bütün davâları dikkat çekmek, şöhret ve itibar sâhibi olmak, etraflarına adam toplamak, dünyevî menfaatler elde etmekdir bunların. Bunlara yakın olan Allah'dan uzaklaşır. Çünkü Allah'ın en sevmediği kimselerdir bunlar.

www.muzafferozak.com

Listeye geri dön