Vecd ve Tevâcüd

1 Mart 2021 tarihinde yayınlanmıştır.

Zikrullah

Şeyhü'l-Ekber Hazretleri Fütûhât-ı Mekkiyyesinde buyuruyorlar ki :

Ey tâlib! Şunu iyi bil ki vecd, sâlikin Allah'ı müşâhedesinden kalbe gelen bir hâldir. Bu hâlin gelmesi, başlangıçda ânî olmakla birlikte, geliş şekliyle tıpkı, peygamberlere gelen vahyin ilk tesîri gibidir. Ve bu tesîr, Hak tarafından ânîden sâlikin kalbine salınır. Kalbe erişen bu vecdin tesîri şâyet Allah'ın cemâlinin tecellîsinden ise, vecdin sâhibinde bu cûde karşı bir ünsiyyet hâsıl olur. Yok eğer tecellî-i kemâliyyeden ise, ünsiyyetle beraber kalbe bir rahatlık ve sükûnet peydâ olur. Ama eğer bu vecd, Allah'ın celâl tecellîsinden hâsıl olmuş ise, vecd sâhibine ıztırap ve sıkıntı verir. Aynı zamanda korku ve dehşete düşürür.

Vecd, sâlikin Hakk'a kurbiyyeti sebebiyle kalbinde hâsıl olan bir nûrdur. Sôfiyye lisânında buna vârid-i Hakk denir. Büyük velîlerden Zünnûn-ı Mısrî Hazretleri vecd hakında, "Vecd, Hakk'ın huzûrunda hâzır olmanın vermiş olduğu bir hâldir. Ki bu hâl, kalbin evvelki hâlinden bir üst dereceye terfi' etmesidir" buyurmuşdur. Yine büyüklerden bir zât, "Vecdin keyfiyeti ibâre ile ifâde edilemez. Zîrâ vecd, yakîn sâhibi mü'minlerin kalbinde Allahu Teâlâ''nın bir sırrıdır" buyurmuşdur. Bir diğer zât, "Vecd, Hakk'dan gelen bir mükâşefedir" demişdir. Diğer bir veliyyullah, "Vecd, perdelerin kalkması ve gaybı müşâhededir" buyurmuşdur. 

Vecd bir hâl olduğu için, onu kelimelere sığdırmak mümkün olmaz ancak vecdin alâmetleri bellidir. Kalbin ve aklın tahammül edemeyeceği ma'nâların keşf olunmasıyla vecd sâhibi vücûdunu zabt edemeyecek hâle gelir, titremeye başlar hattâ şiddetle sarsılır. Bqazısı vecde gelince, sayhalar atar, bazısı raks etmeğe başlar, bazısı kendisini yere atar, bazısı düşer bayılır. Bütün bunlar hep vecd sâhibine teveccüh eden ilâhî tecelliyâtın tesîriyle olur. 

Vecdi meydana getiren birtakım sebebler vardır. Meselâ bir kimse işittiği seslerle vecde gelebilir. En zahmetsiz ve en çabuk vecde gelme hâli budur. Hazret-i Mevlânâ'nın kuyumcu çekiçlerinden çıkan âhenkli seslerle vecde gelmesi gibi. Yine İbni Fârız Hazretlerinin çobanların okuduğu beyitlerden vecde gelmesi bunun bir misâlidir. Sahâbeden olsun, meşâyih-i kiramdan olsun, Kur'ân dinlerken vecde kapılanlar pek çokdur. Sahâbeden ve tabiînden bazıları, Kur'ân okunurken vecde gelerek ağlamışlar, aşka gelmişler, düşüp bayılanlar, hattâ bu vecd ânında rûhunu teslîm edenler olmuşdur.

Vecdin tekellüfle olanına tevâcüd denir. Tekellüf demek, zorlama demekdir. Tevâcüd, vecdin câzibesine kapılarak meydana gelir. Bu da en çok zikir meclislerinde olur. Bir kimse bulunmuş olduğu meclisin rûhânîyyetine kapılarak, güzel nağmelerin tesîri ve zikrullahın cezbesiyle kendini kaybeder. O meclisdeki vecd sâhiblerinin hâli ona da sirâyet eder. Yani vecde gelenlerin vecdinden bir hisse alır. Tevâcüdün hikmeti de budur.

Âşıkların zikri Hû
Zikri Hû'dur fikri Hû
Vecde gelüp diye Hû
Mevla zikridir zikri
Listeye geri dön