12 Haziran 2018 tarihinde yayınlanmıştır.
Bir Ramazan günü Kazasker Veli Efendi'yi iftara davet etmiş. Veli Efendi "Gelemem" demiş. Kazasker "Canım hatırım yok mu?" diye israr edince Veli Efendi "Hatırın büyük, gelirim ama söyleyemiyorum. Benim kimseye söyleyemdiğim bir sırrım var ki onu söylersem sen de beni ayıplayacaksın" demiş. Kazasker iyice meraklanmış ve "Söylesene" diye ısrar edince Veli Efendi "Ben iftardan sonra muhakkak bir kadeh rakı içerim. Bu benim eski bir alışkanlığım, bundan vazgeçemiyorum. Eğer bunu kabûl edersen gelirim" demesin mi! Kazasker, "Veli, Allahını seversen böyle şeyler çıkarma benim başıma. Ben bu sarığımla cübbemle Ramazan günü sana nereden rakı bulurum, deli misin dîvâne misin yahu!" diye serzenişde bulununca Veli Efendi, "Peki, onun kolayı var, ben rakımı kendim getireyim" demiş. Kazasker, çâresiz "Hay Allah cezânı versin, peki al öyleyse" demiş.
Veli Efendi ertesi gün bir şişe rakı almış ve Kazaskerin makâmına gitmiş. Oradan çıkıp berâberce Kazaskerin evine doğru yola koyulmuşlar. Bayezid'den geçerlerken, Veli Efendi Kazaskere "Mısır'dan bir hâfız gelmiş, Bayezid Camiinde mukabele okuyormuş, o kadar güzel okuyormuş ki nâmı arşa yükselmiş, ne olur şu hâfızı biraz dinlesek" demiş. Kazasker, "Peki" demiş. Berâberce câmiye doğru giderlerken Veli Efendi, "Benim elbisem dar, rakı şişesi için hiç müsâid değil, senin cübben geniş, şu rakı şişesi sende dursun" diyerek bir emrivaki ile şişeyi Kazaskere vermiş. Camiye girmişler, Mısırlı hâfız orada mı burada mı diye sağa sola bakınırlarken Veli Efendi, bir fırsatını bulup elindeki bastonla Kazaskerin elbisesinde gizlediği rakı şişesine hafifçe vurmuş. Vurunca pul şişe hemen kırılmış ve anason kokusu bütün camiye yayılmış. Bütün cemaat ayağa kalkmış, "Hangi zındık yapdı bunu, arayın, bulun, kim bu edebsiz!" diye bağırmaya başlamışlar. Veli Efendi hemen ortadan kaybolmuş, Kazasker ortada kalmış.Veli Efendi'nin bu Kazaskere yaptığı diğer bir şaka da şudur :
Bir Ramazan günü iftar vaktine yakın bir saatde Kazasker Efendi evinin üst katındaki pencerede oturup iftar vaktini beklerken bir de bakmış karşıdan büyük bir kalabalık geliyor. Meğer gelenler Şeyhülislâm kapısının hocaları imiş. Belki iki yüz kişi var. Kazasker Efendi "Fesübhânallah! İlmiyyeyi iftara davet etmişler ama beni çağırmadılar" diye düşünüp üzülürken o kalabalık gele gele kendi kapısına gelmişler. Kazasker Efendi "Haa, demek ki beni de alacaklar" diye düşünmüş ve cübbesini sarığını giyip aşağı inmiş. İnmiş ama kalabalık cemaat sanki oraya davetlilermiş gibi olduğu gibi içeri girmiş. Zavallı Kazasker Efendi ne desin, mecbûren "Buyrun, hoşgeldiniz" demiş ve herkesi içeriye almış. Almış ama bu kadar misâfiri nasıl ağırlayacağını kara kara düşünmeye de başlamış. Kazasker Efendi ne yapacağını kara kara düşünürken bir de ne görsün. Öncekinden daha da kalabalık bir cemaat halinde meşâyih de eve doğru gelmiyor mu! Kazasker Efendi sıkıntıdan fenâlık geçirmeye başlamış. İftara on dakika kala ânîden Veli Efendi ortaya çıkmış ve "Buyrun yan bostanına" diyerek bütün misâfirleri yan tarafdaki büyük bostana almış. Meğer Veli Efendi yan tarafdaki bostana önceden büyük iftar sofraları kurdurmuş. O akşam herkese iftarı o vermiş.Veli Efendi'nin Kazaskere yaptığı şakalardan biri de şudur :
Bir gün Veli Efendi Kazaskere bir semer verip, "Bana şu semeri vursana" demiş. Kazasker "Hiç olur mu öyle şey, deli misin nesin" dediyse de Veli Efendi "Allahını seversen vur şu semeri" diye ısrâr edince çâresiz semeri Veli Efendi'nin sırtına vurmuş. Veli Efendi sırtında semerle evin içinde aşağı yukarı dört ayak üstünde bir müddet dolaşmış. Sonra Kazaskere dönüp "Haydi ben hevesimi aldım, şimdi de ben sana semer vuracağım" demesin mi! Kazasker, "Olmaz molmaz" dese de Veli Efendi dinlememiş ve Kazaskerin sırtına semeri vurmuş. Meğerse Veli Efendi önceden haber verip evin etrafına bir sürü adam toplamış. Kazaskerin sırtına semeri vurur vurmaz perdeleri açmış ve Kazaskerin sırtında semerle dört ayak üstünde odanın içinde dolaştığını herkese göstermiş.Veli Efendi Kazasker arkadaşını yemeğe davet ettiği zaman sofraya iki tabak tere getirtir ve tereleri göstererek "Bakın bu Anadolu teresi, bu da Rumeli teresi" dermiş.