6 Eylül 2019 tarihinde yayınlanmıştır.
Velâyetden haberi olmayan insanlar, velî denilince, kimsenin bilemediği şeyleri bilen, kimsenin yapamadığı şeyleri yapan, kimsenin mâni' olamadığı şeylere mâni' olan ve kimsenin ulaşamadığı şeylere ulaşan, insan üstü bir varlık zannediyorlar. Diğer bir zümre de, velîyi irâdesi elinden alınmış meczûb gibi telakkî ediyor. Üçüncü bir zümre de, herkesin hor ve hakîr gördüğü kimseyi velî zannediyor. Halbuki velî, Allah'ın kitâbı ve Resûlullah'ın sünneti ile amel eden, kemâl, hikmet ve kerem sâhibi akıllı bir kişidir.
Hakîkat yolunda bid'at, gözdeki zerre gibidir. Zerre, her ne kadar küçük ve hafîf olsa da, bulunduğu yer göz olunca, oldukça büyük ve ağırdır. Hakîkat yolundaki hiç bir şey şerîata aykırı olamaz. Şerîata göre makbûl olmayan her şey, hakîkat yolunda da makbûl değildir. Şerîatdan başka yol yokdur.
Dikkat ediniz! Bu söylediklerimi, mahviyyet sâhibi kimseler ve meczûblar hakkında insanların beslediği hüsn-i zannı yıkmak maksadıyla söylemiyorum. Evet, gerçekden de evliyâullahın bir kısmı mahviyyet sâhibi, meczûb ve adı-sanı unutulmuş kişilerdir. Fakat velâyetin en yüksek mertebesi Resûl-i Ekrem'in yaptıklarını yapmak, söylediklerine uymak ve O'nun hâlleriyle hâllenmekdir. Bunlardan birini eksik yapan velînin, derecesi de o nisbetde düşükdür. Bu ölçülere tam olarak uymayan bir velî, nasıl olur da adâletin temellerini kuran, hikmeti vaz' eden, hak ve hukûku gözeten ve getirdiği nizâmı sağlamlaştırmak için uğrunda mücâdele eden Seyyidü'l-Kâinât aleyhi ekmeli't-tahiyyât Efendimize ittibâ etmiş olur. O halde, seni rubûbiyyet sırlarına ulaştıracak her kelime, vasıf, tavır ve hâlde Hazret-i Peygamber'e ittibâ etmekden geri kalma. Zîrâ O, Allah'ın keskin kılıcı, Hakk'ın hakîkatlerini dile getiren tercümânı ve yegâne hüküm koyucu olan Allah'ın sevgilisidir.
Ey vehimler içinde yüzün insan! Sen kim oluyorsun da tarîkat sırrını elde edeceğini ve hakîkate ulaşacağını zannediyorsun! Heyhât! Arş nerede ferş nerede! Senin gibiler Hazret-i Peygamber'i anlayamazlar!