10 Kasım 2022 tarihinde yayınlanmıştır.
FÎ VEFÂTİ'N-NEBÎ
Sallallahu Aleyhi Vesellem
Başlayalım girü bir söz sûz ile
Od saçılsın sözümüzden sûz ile
Dağ ilen taşın yüreğin dağlasın
Ten n'edir anun içün can ağlasın
Odlara yaksın odun için dışın
Taşlara döğsün anunçün taş başın
Suların gözünden akup kanlı yaş
Bağrı pulâdın delinüp ola baş
Ger bu söz ire bihârın sem'ine
Bu sözün odu tütününden yana
Mustafa mevti sözüdür ol 'ayan
İşidicek âh ile eylen figân
Gözünüz derd ile giryân eyleniz
Canınız 'aşkına kurbân eyleniz
Her ki bunu işidüp ağlamaya
Bu firâk ile yürek dağlamaya
Taş u ağaçdan dahi kemter ola
Er dimeye ana her kim er ola
Gözyaşı rahmet suyudur bilene
Gözyaşı nimet suyudur bilene
Gözyaşında niçeler maksûd bulur
Gözyaşından niçeler mahmûd olur
Gözyaşıdır kurtaran derdden başın
Gözyaşın dök ki göresin ancasın
Gözyaşıdır cümle derdin çâresi
Gözyaşıdır bazının settâresi
Gözü yaşlı kişiler hulki olur
Gözü yaşlı kişiler derdli olur
Bunda ma'lûm olur anın 'âşıkı
Ana 'âşık olmayandır hâşakî
FASL
İşit imdi kim o Fahr-i kâinât
Nice haste oldu vü buldu vefât
Altmış üç yaşa çü irdi ol emîn
Dost'a ulaşmaklığı oldu yakîn
Vakt irişdi dünyadan kıla sefer
Ol güneş yüzlü vü ol alnı kamer
Dünyadan 'ukbâya hoş sâz eyleye
Can hümâsı Hakk'a pervâz eyleye
Hem ire ol pâdişah dergâhına
İşidin nice irer Allah'ına
Günler içre bir çeharşenbih günü
Ol sa'âdet ayı vü devlet günü
Vardı Meymûne evine nâgehân
Anda iken hastalık tutdu hemân
Ol maraz vardıkça arta başladı
Gussa vü gam halkı örte başladı
Ol marazdan Mustafâ oldu za'îf
Gâyet ıssı oldu ol cism-i latîf
Za'f artuk olduğunca ol şâha
Şükr ü zikrin artırırdı Allah'a
Vardığınca ol maraz oldu katı
Tâ'at içün kalmadı hiç tâkatı
Çün namaz vakti irişdi nâgehân
Okudü cümle müezzinler ezân
Ol ezânı işidüp ol mâh-rû
Durdu vü aldı namaz içün vuzû
Kasd kıldı Mustafâ durmaklığa
Mescide varup namaz kılmaklığa
Durmağa cisminde kuvvet bulmadı
Ol müezzin olana eydün didi
Ben varımazam ikâmet eylesin
Yerime Bû-Bekr imâmet eylesin
Çün işitdiler sahabî bu sözü
Her birinin yaş ile doldu gözü
İçlerinden kopdu feryâd ile âh
Gökde ol âhdan tutuldu şems ü mâh
FASL
Böyle çün emr itdi Bû-Bekr'e Resûl
Mustafâ emrini ol kıldı kabûl
Geçdi mihrâba Ebû Bekr-i hümâm
İktidâ kıldı sahabî-i kirâm
Çün ki tekbîr itdi vü el bağladı
Tutmadı şeşdi elini ağladı
Cümle-i ashâb bile ağlaşdılar
Mescid'e göz yaşlarını saçdılar
Görmediler anda çün Peygamber'i
Canlarından her biri oldu berî
Mustafâ'dan çün bular ayru idi
Sayru ol sanman bular sayru idi
Gözü yaşını yenemeyüp ol hümâm
Olamadı anda ashâba imâm
Bû-Bekir didi imâm ol yâ Ömer
Kim özümden olmuşam ben bî-haber
Sordu bildi anı ol Hayrü'l-enâm
Olmadı Bû-Bekr ashâba imâm
Didi elbette imâmet eylesin
Bû-Bekr emrime riâyet eylesin
Vardı vü itdi namâza ibtidâ
Kıldı Bû-Bekr'e sahabî iktidâ
Anı gördü Mustafâ sabr itmedi
Hem eser kıldı ol ayrılık odu
Mustafâ didi ki tutun durayım
Ol yârânlarım katına varayım
Göreyim bir dahi ol yârânları
Kim dahi görmeyiserem anları
Hem beni anlar dahi görmeyiser
Sohbetime dünyada irmeyiser
Geliniz kim mescidime varalım
Birbirimüzi doyunca görelim
Kim ölüm ayırısar sizden bizi
Didi dahi yaş ile doldu gözü
Bu söz ile oda yakdı bunları
Kıldılar çok zâri vü efgânları
Koltuğuna girdiler götürdüler
Tuta tuta Mescid'e yetirdiler
Gayret ile geldi saffa ol safâ
İktidâ Bû-Bekr'e kıldı Mustafâ
Çün sahabî hoş temâm itdi namâz
Kıldılar ol bî-niyâza çok niyâz
Mustafâ'yı gördü ol hâlde bular
Her birisi âh idüp ağlaşdılar
Girü ashâb girüben koltuğuna
Mustafâ'yı iltdi bunlar evine
Anda kim Bû-Bekr imâmet eyledi
On yedi vaktda nihâyet eyledi
Hem on üç gün haste oldu ol Habîb
Ol iken bu cümle derdlere tabîb
Buncılayın derdi buldu Mustafâ
Vasl-ı Hakk olasıdır ancak şifâ
İşbu hâl içreyken irdi Cebraîl
Didi kim sana selâm itdi Celîl
Sordu hâlini dahi hem ol Çalab
Sor Habîbim ne kılar didi taleb
Ümmetimi dilerem Hakk'dan didi
Dileğim Hakk'dan budur çokdan didi
Ümmetimdir kaygum u gussam hemîn
Yimezem ümmetden ayruğun gamın
Gice gündüz bu-durur hem himmetim
Kim bağışlaya bana Hakk ümmetim
Girü Hakk'a vardı geldi Cebraîl
Didi kim girü selam itdi Celîl
Hakk Te'âla sana çok lutf işledi
Ol yazıklı ümmetin bağışladı
Didi maksûdum bu idi Hakk'dan uş
Hâtırım şimdi iğen hoş oldu hoş
Olduğunca ömrünün hem müddeti
Ümmetî vü ümmetî dirdi ümmetî
Girü son vaktında görün himmetin
Ümmetin Hakk'dan dilerdi ümmetin
Hem kıyâmetde cemî'-i enbiyâ
Çağrışuban nefsî vâ nefsî diye
İlle yüz urup Muhammed Hazret'e
Ayda kim vâ ümmetâ vâ üınmetâ
Hem diye ey rahmeti çok rahmeti
Bana ümmetsiz gerekmez cenneti
Gerçi bunlarda yazıksız yok değil
İlle ey Hakk rahmetinden çok değil
Ol yazıklı ümmetim bağışlagıl
Dahi bana ne dilersen işlegil
Haşre dek ger dinilirse bu kelâm
Niçe haşr ola bu olmaya tamâm
Ger dilersiz bulasız oddan necât
'Aşk ile derd ile aydun es-salât
FASL
Zî sa'âdet zî beşâret zî safâ
Kim bize kıla şefâ'at Mustafâ
D'in kimin vardır bunun gibi şefî'
Devlet anın kim ola ana mutî'
Nâgehân ol peyk-i Hazret Cebraîl
İrdi vü didi selâm itdi Celîl
Kara gussa donların geymişdi ol
Anı öyle gördü vü sordu Resûl
Didi Cebraîl'e ey kardaş niçün
Kara gussa donların geydin bugün
Gördüğüm yokdur bu sûretde seni
Böyle niçün kıldınız bu kez bunu
Didi kim geydim senin-çün yâ Emîn
Son inişim bu-durur ancak hemîn
Vahy içün iner değilem bir dahi
Vahy kat' oldu bugün Tanrı hakı
Cümle gök ehli senin-çün tutdu yâs
Kara donlar geydi cümle cinn ü nâs
Cebraîl geldikde sonra emr ile
Anda gelmiş idi Azrâil bile
Vardı virdi Mustafâ'ya ol selâm
Hoş selâmın aldı anın ol hümâm
Sordu kabz içün mü geldin yâ melek
Ya ziyâret mi durur ancak dilek
Didi gelmişem ziyâret itmeğe
Dahi kabz-ı rûh idüben gitmeğe
Hakk buyurdu ben sana olam mutî'
Her ne dirsen onu tutarım yâ şefî'
Ger icâzet olsa kabz-ı rûh idem
Olmaz ise hod girü dönem gidem
Ol melek bu sözü kılarken beyân
Am hem dinler iken şâh-ı cihân
Didi tâvus-ı melek ol Cebraîl
Yâ Muhammed sana müştâkdır Celîl
Cebraîl çün bunu didi ol şâha
Ol dahi 'azm itdi vara Allah'a
Çün bu sözleri işitdi ol Resûl
'Aşk ile Hakk emrini kıldı kabul
Didi Azrâil'e kim gel yâ melek
İşlegil her ne ise Hakk'dan dilek
Geldiğin işi bitir didi ana
Döndü söyledi sahabîden yana
Çok vasiyyet itdi bunlara Resûl
Tâ ola âsân cemî'-i doğru yol
Ümmetin te'kîd ile ısmarladı
Her nasîhat kim gerekdi hep didi
Hem didi ashâba ol Hayrü'l-enâm
Ümmetime kılasız benden selâm
Aydasız kim şer'imi komayalar
Nefse uyup dünyayı kovmayalar
Ol beni cân ile seven ümmetim
Hem seve cânı gibi her sünnetim
Cehd ide bir sünnetim terk itmeye
Doğru yolu koyup eğri gitmeye
Tanrı emrin kılmayalar hiç fevt
Tâ irişince bulara vakt-ı mevt
Bencileyin olalar Hakk'a mutî'
Tâ bulara yarın olam ben şefî'
Ben nice dirildim ise dünyede
Öğrenüp bunlar dahi öyle ide
Her işi bunlara ta'lîm itdi hoş
Dahi cânın Hakk'a teslîm itdi hoş
Haşre dek ger dinilirse bu kelâm
Niçe haşr ola bu olmaya tamâm
Ger dilersiz bulasız oddan necât
'Aşk ile derd ile aydun es-salât
FASL
Biliniz ey 'âşıkan-ı Mustafâ
Hakk'a irdi anda cân-ı Mustafâ
Ol hüma kuşu çü pervâz eyledi
Cümle halk feryâda âğâz eyledi
Sabr yakasın yırtup açdılar
Başlarına hâk-i hasret saçdılar
Doldu alem hep gıriv ile hurûş
Ol gıriv ile cihâna düşdü cûş
Her melek her vahş u tayr u cinn ü nâs
Mustafâ içün kamusu tutdu yâs
Âh u feryâdı göğe ağdırdılar
Gözlerinden yire yaş yağdırdılar
Yir ü gök ehli kamu ağladılar
Bu od ile canların dağladılar
Na'ra vü feryâd u zâri hây hây
Doldu yirler gökler âh u vây vây
Çün ki bu zârileri çarh dinledi
Beli büküldü vü fi'l-hâl inledi
Ay ü gün donukdu döndü rengi hem
Halk-ı 'âlem içine düşdü bu gam
Âh idüp aydurdu Bû-Bekr-i rızâ
Kanı ya ol Mustafâ vü Mürtezâ
Zâri ile çağırup dirdi Ömer
N'idevüz sensiz biz ey Hayrü'l-beşer
Derd ile Osman-ı ummân-ı hayâ
Dirdi kanı şâh-ı cümle enbiyâ
Hem Ali aydurdu kim yâ Mustafa
Gitdi 'âlemden cemâlinsiz safâ
Hasret ile dir Hüseyn ile Hasen
N'idevüz biz ey dede gitdin çü sen
Gitdiniz siz bizi kim okşayısar
Kurretü'l-'ayni bize kim diyiser
Ey dede sizsiz biz uş kaldık yetîm
Firkatin odu bizi yakdı 'azîm
Fâtıme'yle Âişe kılup figân
Dirler idi el-emân ü el-emân
FASL
Cümle er ü avret u bay u fakîr
Her biri bir derde olmuşdı esîr
Kimisinin gözleri giryân idi
Kimisinin ciğeri biryân idi
Kimisi bu derd ile hayrân u zâr
Kimi topraklarda galtân bî-karâr
Kiminin aklı gidüp düşmüş idi
Cümlesi bu oda tutuşmuş idi
Nice vasf ide kimesne ol günü
Göklere çıkmış idi feryâd ünü
Öyle gözyaşı revân olmuş idi
Sanadın seyl-i revân olmuş idi
Halkı gark kılmış idi gözyaşları
Âh odu yakmışdı dağ u taşları
Hakk yaradaldan beri seb'-i tibâk
Görmedi bundan katı kimse firâk
Böyle odlu derd kişi görmüş değil
Göreni dahi haber virmiş değil
Bu firâk odu kime kim uğradı
Uğradığının yüreğin doğradı
Ol zamandan berü ol od yanadır
Şimdi canlarda pes ol od ya nedir
Didiler budur çü hâl n'itmek gerek
Tanrı emrince yarağ itmek gerek
Hoş yarağ idüp yuyup götürdüler
Mustafâ'yı kabrine yetirdiler
Üç gün anda kodular Peygamber'i
Tâ namazın kıldı her ins ü peri
Enbiyâ ervâhı hâzır geldiler
Yirler ü gökler melekler doldular
Saf u saf cümle gelen durdu temâm
Kimi cemâ'at oldu vü kimi imâm
Muttasıl üç gün namâzın kıldılar
Çün namâzın kıluban dağıldılar
Ol sahabî cem olup geldi yine
Mustafâ'yı kodu bunlar kabrine
Nice kim vâcibdi öyle kıldılar
Tanrı takdîrine hayrân kaldılar
Döndüler cümle sahabî câziûn
Didiler innâ ileyhi râci'ûn
Ağlaşu ağlaşu cümle kaygulu
Canları hasret odu ile dolu
Girü dönüp çün eve geldi bular
Hep sahabî bir yire cem oldular
Mustafâ'yı bulmadılar ortada
Canı bunların girü yandı oda
Girü feryâd u figân eylediler
Girü gözyaşın revân eylediler
Girü odlar saçdı âhından bular
Öyle âh kim âhene irse deler
Döğdüler hasret taşıyla başların
Dökdüler hem kanlı gözler yaşların
Didiler kanı bizim sultânımız
Kancaru vardı diniz ol cânımız
N'idelim n'eyleyelim biz ey 'aceb
Şâhımızı kanda kılalım taleb
Ger anın ay yüzünü görmezseviz
Sohbetine bir nefes irmezseviz
Hâlimiz nice olısar bilmeziz
İşbu derdin hiç devâsın bulmazız
Yâ ilâhî bilmeziz ne kılavız
Niceye dek bu oda yakılavız
Çün ki ortamızdan uçdu ol hümâ
Bizi ey Hakk dünyada ansız koma
Çün sefer eyledi ol Hayrü'l-enâm
Bize ansız oldu bu dirlik harâm
Âh idüp bir birine bakar idi
Birinin odu birin yakar idi
Kalmış idi cümle şöyle çâresiz
Yoğ idi hiç bir yüreği yâresiz
Gördüler böyle ile olur değil
Bildiler anda varan gelir değil
Didiler bir birine kim n'idelim
Çün ki Hakk emri-durur sabr idelim
Çün sefer kıldı cihândan Mustafâ
Dünyadan hiç kimse ummasın vefâ
Her ki geldi dünyaya gitmek gerek
Biz dahi yol yarağın itmek gerek
Vardı ol hod Hazret'e kavuşdu hoş
İllâ biz hasretde kaldık ansız uş
Ol idi câb içre bizim cânımız
Ol idi her derde hem dermânımız
Bize ansız dahi dirlik ne gerek
Ba'dezin bize ölümdür yiğirek
Geliniz kim Mustafâ'ya gidelim
Mustafâ'sız bu cihânı n'idelim
Haşre dek ger dinilirse bu kelâm
Niçe haşr ola bu olmaya tamâm
Ger dilersiz bulasız oddan necât
'Aşk ile derd ile aydun es-salât