Vesîletü'n Necât : Resûlullah'ın Zuhûru

11 Aralık 2015 tarihinde yayınlanmıştır.

mevlid
FÎ BEYÂNI ZUHÛRİ VÜCÛDU'N-NEBΠ
Sallallahu Aleyhi ve Sellem
(RESÛLULLAH'IN VARLIĞININ ZUHÛRUNU BEYÂN)

BİRİNCİ FASIL

Hak teâlâ çünki kendi diledi
Pâdişâhlığın bu âlem biledi

Zât-ı pâki gizlü genc idi nihân
Diledi kim kıla ol genci ayân

Gizlü gencin halka ızhâr eyledi
Nice dürlü nesneyi vâr eyledi

Geldi sûret âlemine Mustafâ 
Tâ ki âlem bula anunla safâ

Bildiniz mi ol Muhammed ne imiş
Dahî bunda gelmeden kande imiş

Sûretâ gerçi Muhammed son idi
İllâ ma'nâda kamudan önde idi

Ma'nâda çün kim mukaddemdir Resûl
Hem hakîkat ol durur asl-ı usûl

Bunca varlığa sebeb hem ol imiş
Âlem ol olduğu için olımış

Sûretâ dahî işit ey pâk-i dîn
Aydayın önden sonra niceydüğin

Aydayın ki nice doğdu ol şerîf
Ol şerîf ü ol latîf ü ol zarîf

Aslını cümle beyân eyleyeyin
Âdem'e değin ayân eyleyeyin

Hem bilesiz tâ irince Ahmed'e
Kimler ata oldu vü kimler dede

Dahî ol nûr nice nakl etdiğini
Kimlere gelüp kime gitdiğini

Tâ bilesiz mevlidi aslı ile
Hem dahî Peygamber'in nesli ile

Tutun imdi cân kulağın bu söze
Tâ beyân idem bu sözü ben size

Haşre dek ger denilirse bu kelâm
Nice haşr ola bu olmaya tamâm

Ger dilersiz bulasız oddan necât
Aşk ile derd ile eydün es-salât
Süleyman Çelebi Hazretlerinin kabr-i şerîfi
İKİNCİ FASIL

Hak teâlâ çün yaratdı Âdem'i
Kıldı Âdem’le müzeyyen âlemi

Âdem’e kıldı feriştehler sücûd
Hem ana çok kıldı ol lutf ıssı cûd

Mustafâ nûrunu alnında kodu
Bil Habîbim nûrudur bu nûr dedi

Kıldı ol nûr anın alnında karâr
Kaldı anın ile nice rûzigâr

Sonra Havvâ alnına nakl etdi bil
Durdu anda dahî nice ay u yıl

Şîs doğdu ana nakl itdi bugûr
Anın alnında tecellî kıldı nûr

Anası rahmine çün düşdü Enûş
Nûr ana naklitdi anda durdu hôş

Çün Enûş'un oğlu Kaynân doğdu yâr
Nûr-i Ahmed anda oldu âşikâr

Vardı Mehlâyil'e ol nûr-i Resûl
Sonra Yârid alnına kıldı nüzûl

Çünki Uhnûh'a erişdi nûr yine
Geçdi andan Müteveşlah alnına

Lemk ü Nûh u Sâm u hem Erfahşede
Vardı Âbir Fâliğ'a hem ey dede

Erg u Sârug u Nâhûr'a geldi çün
Vardı Târah alnına doğduğu gün

İrdi İbrâhîm'e İsmâîl’e hem
Söz uzanır ger kalanın der isem

Bunlara irince uş kıldım beyân
Bâkîsin anlayasın bundan hemân

Her ki âkildir sözümü anlar ol
Âkil ol dahî sözümü anlar ol 

Söz uzun maksûdu kılalım beyân
Tâ bu ma'nâlar size ola ayân

Cümle-i eslâb ü erhâmdan o nûr
Cilve vü cevlân ile kıldı ubûr

İşbu resm ile müselsel muttasıl
Tâ olunca Mustafâ’ya müntekıl

Şöyle vardı irdi ol nûr aslına
İrişince ol Muhammed alnına

Geldi çün ol rahmeten-lil-âlemîn
Vardı nûr anda karâr kıldı hemîn

Andan artık kimseye nakl itmedi
Çünki yerin buldu ayruk gitmedi

Haşre dek ger denilirse bu kelâm
Nice haşr ola bu olmaya tamâm

Ger dilersiz bulasız oddan necât
Aşk ile derd ile eydün es-salât

ÜÇÜNCÜ FASIL

Âmine Hâtun Muhammed ânesi
Ol sadefden doğdu ol dür dânesi

Çünki Abdullah’dan oldu hâmile
Vakt irişdi hafta vü eyyâm ile

Hem Muhammed gelmesi oldu yakın
Çok alâmetler belirdi gelmedin

Şol kitablar içre söylenen haber
Zâhir oldu vü göründü serteser

Halk-ı âlem gözleriyle gördüler
Görmeyenlere haberler verdiler

Âmine Hâtun gözüyle gördüğün
Ol gicede nice lutfa erdiğin

Râvîler yazdı haber verdi bize
Biz dahÎ yazdık kim aydavuz size

Dinlenüz binde birini diyelim
Tûtiler gibi şekerler yiyelim

Dînimiz mülkünü âbâd idelim
İşidenler cânını şâd idelim

Aşk ile her kim ki dinlese bunu
Açıla gönlünde rahmet gülşeni

Hem hidâyet bülbülü anda öte
Hem seâdet servi cânında bite

Mustafâ'nın cânibinden bî-gümân
İrişe bûy-i şefâat her zamân

Her ki dinlerse bu sözü aşk ile
Lâ cerem Tanrı ana rahmet kıla

Mustafâ'nın mevlididir bu kelâm
Sanmanız bunu kelâm-ı her avâm

İzzetini key sakının bu sözün 
Devletinize sebebdir bu sizün

Mevlidine kim anın izzet kıla
Mustafâ'dan ol dahî izzet bula

Hem şefî' ola ana ol Mustafâ
Ola derdine şefâati şifâ

Haşre dek ger denilirse bu kelâm
Nice haşr ola bu olmaya tamâm

Ger dilersiz bulasız oddan necât
Aşk ile derd ile eydün es-salât


Muzaffer Efendi · Mevlid-i Şerîf - Velâdet Bahri
Muzaffer Efendi · Velâdet Bahri ve Kaside - Hâfız Esad Gerede
Muzaffer Efendi · Mevlid-i Şerif - Velâdet Bahri - Hâfız Kâni Karaca
Muzaffer Efendi · Mevlid-i Şerîf - Velâdet Bahri - Hâfız Mecid Sesigür
Muzaffer Efendi · Mevlid-i Şerîf - Velâdet Bahri - Hafız Aziz Bahriyeli
Muzaffer Efendi · Velâdet Bahri ve Kaside - Hâfız Ali Gülses
Muzaffer Efendi · Mevlid-i Şerîf - Velâdet Bahri ve Kasîde - Sebilci Hüseyin Efendi
Muzaffer Efendi · Velâdet Bahri ve Kasîde - Hâfız Emin Işık Hocaefendi
Listeye geri dön