Vuslatın İki Yolu

10 Ocak 2024 tarihinde yayınlanmıştır.

Hizmet

Büyük mürşidlerimizden İsmâil Hakkı Bursevî Hazretleri buyuruyorlar ki :

A'mâl iki türlüdür. Biri a'mâl-i bedeniyyedir. Salât ve savm ve cihâd ve sâir a'mâl-i hissiyye gibi. Ve biri dahi a'mâl-i nefsâniyyedir ki ona riyâzat derler. Tahammül-i ezâ ve sabr ve telezzüzât-ı nefsâniyyeden kalîle rızâ ve mevcûda kanâat etmek, kifâyet mertebesi değil ise de. Ve nefsi şekvâdan habs etmek gibi. El-hâsıl riyâzat dedikleri ahlâk-ı nefsâniyyeyi tehzîbdir ki zulümât-ı tab'dan halâs ola ve tahammül-i ezâ ve emsâlinde suhûlet bula. Zîrâ şerâit-i tarîkatden biri dahi, "ademü't-teezzî bi eze'n-nâs"dır. Bu ma'nânın husûlü, elbette kesret-i riyâzata mevkûfdur. Tâ ki bakiyye-i nefs kalmadıkda zelûl ola. 

Malûm ola ki Hakk'a yol iki vechiledir. Biri telkîn-i zikr ve muktezâsı olan mücâhedât ne yüzden zuhûr eder ise onunla 'amel etmekdir. Meselâ terk ve tecrîd ve inzivâ ve erba'în-der-halvet gibi. Perhîz ve riyâzât ve seyâhât ve sıyâmü'd-dehr ve kıyâmü'l-leyl gibi. Bunlar piyâde dervîşler ve tabî'atde serkeşler yoludur ki mücâhede onlara kötek ve terbiye olup, onunla şeyhe râm ve râbıta-i üstâd ve Hakk'a yol bulsalar gerekdir. 

Ve biri dahi telkîn-i râbıtadır ki günde beş vakit namaz, senede bir mâh Ramazan'da sâim olup muhabbet ve hulûsla şeyhi der-hâtır edip, mümkün olan ikrâm ile hizmetinde kusûr etmeyip belki cümleyi şeyh yoluna, şeyh muhabbetine fedâ eyleye. Nitekim hadîsde gelir, "Lâ yü'minü ehadüküm hattâ ekûne ehabbü ileyhi min vâlidihî ve mâlihî ve ve nefsihî ve'n-nâsi ecmaîn". Öyle i'tikâd eyleye ki, indinde kendi nefsine göre şeyhden güzel ve muhabbetli ve kâmil ve mükemmil ve kendini Hakk'a ulaştırıcı kimse olmaya. Böyle muhabbetle ehl-i kemâle dost olanların işleri dâim safâ olup, zahmetsizce elleri şeyh elinde ve gönülleri şeyh gönlünde, sırr-ı Muhammed ile sırları hem-dem olup, cümle ehlullah ile Cenâb-ı Hakk'a ve Zât-ı Mutlak'a vâsıl olmak ve zurefâ ve ehl-i basîret ve ehl-i firâset kârıdır.

Ma'lûm ola ki riyâzatdan maksûd, ta'allukât-ı cismâniyyeyi bi'l-külliye nefy edip, teveccüh-i küllî ile 'âlem-i ervâh ve 'âlem-i hakîkate müteveccih olmakdır. Ve sülûkden maksûd, bende kendi ihtiyâr ve kesbiyle tarîk-i Hakk'a mâni' olan ta'allukâtdan geçmekdir. Ve bunun tedbîrlerinin tarîki oldur ki zikrolunan ta'allukâtın her birini kendine arz eyleye. Her hangisini terke kâdir olur ise, bile ki o ta'alluk mâni' değildir ve gâlib olmamışdır. Ve herhangisinden ki geçmeye ve gönlünü ona murtabıt göre, bile ki ol mani'-i râh-ı Hakk'dır. Ondan kat'ına tedbîr eyleye.

Anlaşılıyor ki, Hakk'a vuslatın en az iki yolu var. Bunlardan biri riyâzat ve mücâhede yolu, diğeri muhabbet yolu, aşk yolu. Sôfiyyenin ulularından Muhyiddîn Üftâde Hazretleri aşk yolu hakkında şöyle buyuruyorlar :

Bazı tâlibler Hakk'a muhabbetullah ile vâsıl olurlar, tarîk-i Hakk'da çok iştigâl eylemezler ise de. Bilal-i Habeşî ve Selmân-ı Farisî onlardandır. Selmân-ı Fârisî’nin ve Bilâl-i Habeşî’nin Hakk'a vusûlü Hazret-i Peygamber’i sevmekle olmuşdur.

Listeye geri dön