17 Kasım 2016 tarihinde yayınlanmıştır.
Vaktiyle Arap halîfelerinden biri kafayı devesiyle bozmuş ve devesine okumayı öğretene çok büyük ihsânlarda bulunacağını va'd etmiş. Pâdişâhın bu iş için büyük meblağlar ödemeyi göze aldığını duyan birisi ortaya atılmış ve "ben öğretirim" demiş. Adam halîfeden bu iş için altmış yıl mühlet istemiş, mazeret olarak da işin zorluğunu göstermiş. "Bu hayvana önce sesleri, sonra harfleri, sonra da okumayı öğretmek lâzım. Bunlar çok uzun zaman alır" diyerek halîfeyi iknâ etmiş. Halîfe adama bir konak tahsîs etmiş ve yüklüce de bir maaş bağlamış. Adam her sabah köşkünden çıkıp devenin ahırına gidiyor ve sözümona deveye ders veriyormuş. Bir gün bir arkadaşı uğramış. "Yâhu! Deli misin dîvâne misin? Hiç deve okumayı sökebilir mi? Eninde-sonunda yalanın ortaya çıkar, pâdişâh da gadaba gelir ve seni öldürür. Hiç korkmuyor musun?" demiş. Adam, son derece sâkin, şu cevâbı vermiş :
Yâhu sende de halîfede de hiç akıl yok! Ben bu iş için halîfeden altmış yıl mühlet aldım. Yıllarca maaşımı alıp, keyfime bakacağım. Nasıl olsa altmış yıla kadar ya deve ölür, ya halîfe ölür, ya da ben ölürüm. Mes'ele kalmaz...