Yabancıları İslâm'a Nasıl Davet Etmeliyiz?

2 Nisan 2017 tarihinde yayınlanmıştır.

Hikmet
Muzaffer Efendi Hazretleri'nin, İslâm'ı teblîğ maksadıyla gerçekleştirdiği kısa ABD seyahatlerinde sayısız Amerikalı O'nun eliyle müslümân olmuşdu. Hattâ bir seferinde Baltimore'daki bir konuşmasından sonra aynı anda 24 kişi birden müslümân olmuşdu. O toplantıda hazır bulunan ve uzun yıllar ABD'de bu maksadla bulunmuş ve teşkîlâtlanmış olan cemaatlerden birisinin bazı mensûbları Efendi Hazretlerine hayretle şu soruyu sormuşlardı :
Biz burada yıllardır uğraşıyoruz ama bir kişiyi bile müslümân edemedik. Siz bunca Amerikalı'yı bu kadar kısa sürede nasıl müslümân ettiniz?
Efendi Hazretleri onlara şu mürşidâne cevâbı vermişdi :
Evlâdım, siz yirmi üç senede âyet âyet nâzil olan Kur'ân-ı Kerîm'in ahkâmını bir seferde yüklemeye çalışıyorsunuz. Buna hiç imkân var mı?
Efendi Hazretleri bu husûsda buyurdular ki :
Amerika'da İslâm'a büyük bir heves var. Eğer oraya iyi mürşidler gidecek olursa Amerikalıları İslâm'a kolaylıkla ısındırabilir. Ama bu mürşidler dar görüşü olmamalı. Zamânımızdaki müslümanların ve din adamlarının en büyük kabahati, dar görüşlü olmalarıdır. Kur'ân-ı Kerîm, cümle-i vâhide olarak gelmemişdir, yirmi üç senede lüzûm oldukça âyet âyet gelmişdir. Yeni müslümân olmuş olanlara ahkâm-ı sübhâniyyenin tamâmını birdenbire yükleyemeyiz. İslâm beldelerinde doğan ve müslüman ana-babalar eliyle terbiye görenler dahî ahkâm-ı ilâhiyyenin tamâmını tatbîk edemezken yeni müslüman olanlardan bunu hiç bekleyemeyiz.
Efendi Hazretlerinin bu metodunu kendi şahsî fikri ve tercihi zannedip tenkîd edenler de vardı. Bunlara karşı da şöyle buyurmuşlardı  :
Bu, benim indî ve şahsî mütalâam değil, Kur`ân'dan ve Resûlullah'ın sünnetinden aldığım usûldür. Nasıl ki Resûl-i Ekrem Efendimize gelen bir kadın, "Gökteki Allah" diyerek Cenâb-ı Hakk'a mekân ittihâz ettiği halde Hazret-i Peygamber sesini çıkarmadı. Bu hâdiseye şâhid olan ashâb şaşırdılar ve sordular da, Resûl-i Ekrem Efendimiz, onları irşâd ederek "Allah'ı biliyor ya bu ona kâfî" buyurdular.
Efendi Hazretleri dar görüşlü âlimlerin, müslüman olmak isteyenleri İslâm'a ısındırma konusunda düştükleri hatâları tarihden şu misâl ile de anlatırlardı : 
Vaktiyle Ruslar müslüman olmak niyetiyle Osmanlı'ya mürâcaat etmişler. "Biz müslüman olmak istiyoruz ama biz domuz eti yeriz ve içki içeriz çünkü bizim memleketimiz çok soğukdur. Bunlara müsaade ederseniz müslüman oluruz" demişler. Bizim ulemâ toplanmış ve "katiyyen olamazsınız" diyerek redddetmişler. Halbuki "Bunları haram bilerek yer-içerseniz müslümanlığınıza mâni olmaz" deselerdi bir-iki nesil sonra bütün Ruslar müslümân olurdu.
Efendi Hazretleri irşâd husûsunda hep teferruatla uğraşan meselâ başka hiç mesele kalmamış gibi milletin saçıyla-sakalıyla uğraşanları hiç tasvîb etmez ve "Temel meseleler dururken teferruatla uğraşmaya lüzûm yok. Dalla budakla uğraşmak yerine meseleyi kökünden halletmeli" buyururlardı.

Uzun lafın kısası, Efendi Hazretlerinin bu hususdaki düstûru, en yukarıda gördüğünüz "Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız! Müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz!" hadîs-i şerifidir.

Etvâra göre oldu merâtibde çü ahkâm
Hükm eyledi 'âlemlere etvâr-ı meşâyih
Cem' eyledi 'ilmini bulup âb-ı hayâtı
İhyâ-yı kulûb eyledi ahyâr-ı meşâyih


www.muzafferozak.com

Listeye geri dön