6 Şubat 2023 tarihinde yayınlanmıştır.
Yağmur ilâhî rahmetin ve bereketin tecessüm etmiş hâlidir. Bu yüzden yağmura doğrudan doğruya rahmet denilmişdir. Yağmur yağıyor demek yerine rahmet yağıyor deriz. Zîrâ yağmur yağmazsa, ekin bitmez, mahsûl alınmaz, insanlar da hayvanlar da açlıkdan ölür. Nitekim "اَلَّذ۪ي جَعَلَ لَكُمُ الْاَرْضَ فِرَاشًا وَالسَّمَٓاءَ بِنَٓاءًۖ وَاَنْزَلَ مِنَ السَّمَٓاءِ مَٓاءً فَاَخْرَجَ بِه۪ مِنَ الثَّمَرَاتِ رِزْقًا لَكُمْۚ" âyet-i kerîmesinde buna işâret vardır. Diğer bir âyet-i kerîmede de yine bulutlara ve yağmura işâret edilmiş, "اَلَمْ تَرَ اَنَّ اللّٰهَ يُزْج۪ي سَحَابًا ثُمَّ يُؤَلِّفُ بَيْنَهُ ثُمَّ يَجْعَلُهُ رُكَامًا فَتَرَى الْوَدْقَ يَخْرُجُ مِنْ خِلَالِه۪ۚ وَيُنَزِّلُ مِنَ السَّمَٓاءِ مِنْ جِبَالٍ ف۪يهَا مِنْ بَرَدٍ فَيُص۪يبُ بِه۪ مَنْ يَشَٓاءُ وَيَصْرِفُهُ عَنْ مَنْ يَشَٓاءُۜ يَكَادُ سَنَا بَرْقِه۪ يَذْهَبُ بِالْاَبْصَارِۜ" buyrulmuşdur.
Dünyâ yüzünde su çokdur, fakat bunların çoğu denizlerdedir ve tuzludur. Yani içilmeye ve kullanılmaya müsâid değildir. Tatlı olan sular ise kolayca ele geçmez. Göllerden, nehirlerden, pınarlardan yâhud yer altı kaynaklarından su tedârik etmek zahmetli bir işdir. Halbuki yağmur suyu, zahmetsizce elde edilir. Bu yüzden vaktiyle pek çok yerde sarnıçlar yapılmışdır. Meselâ vaktiyle Bizans İmparatorluğu zamanında İstanbul'da pek çok sarnıç inşâ edilmiş ve koca şehrin su ihtiyacı büyük ölçüde yağmurla karşılanmışdır. Bu tedbîre başvurulan pek çok yer vardır dünyâ yüzünde.
Ekinlerin yetişmesi ve ağaçları sulanması için de yağmur suyu elzemdir. Zîrâ taşıma suyla olmaz bu iş. Milyonlarca hektar tarım arazisini taşıma suyla sulamaya kalksak, mâliyetler ayyûka çıkar, altından kalkılmaz bu işin. Yağmur hem bedâvadır, hem gerekdiği zaman gerekdiği kadar iner. Zîra zamansız, fazla yâhud eksik sulama da mahsûle zarar verir. Nitekim Sûre-i Rûm'daki "اَللّٰهُ الَّذ۪ي يُرْسِلُ الرِّيَاحَ فَتُث۪يرُ سَحَابًا فَيَبْسُطُهُ فِي السَّمَٓاءِ كَيْفَ يَشَٓاءُ وَيَجْعَلُهُ كِسَفًا فَتَرَى الْوَدْقَ يَخْرُجُ مِنْ خِلَالِه۪ۚ فَاِذَٓا اَصَابَ بِه۪ مَنْ يَشَٓاءُ مِنْ عِبَادِه۪ٓ اِذَا هُمْ يَسْتَبْشِرُونَ" âyet-i celîlesinde yağmurun ne büyük bir nimet olduğu beyân edilmişdir.
Yağmurun inişi, yağmur damlalarının şekli, büyüklüğü, sürati, mikdarı, bunlar hep akılları durduracak bir nizâm içindedir. Yağmur suyunun kompozisyonu da hayret vericidir. Biz su deriz geçeriz ama o suyun içinde pek çok mineraller vardır. Hâsılı hayât bahşedici bir sudur yağmur suyu.
Yağmurun pek çok faydası yanında bir de havayı tozlardan arındırması, yerleri yıkaması, getirdiği serinlik, hissetdirdiği duygular, toprakdan çıkardığı tarîfi mümkün olmayan hoş kokular, gözler önüne serdiği seyrine doyum olmayan manzaralar, yağarken çıkardığı sesler gibi nice güzellikleri de vardır. Biz yağmura rahmet deriz demişdik, Kur`ân-ı Kerîm'de buna da bir işâret vardır. Cenâb-ı Hakk, "وَهُوَ الَّذ۪ي يُنَزِّلُ الْغَيْثَ مِنْ بَعْدِ مَا قَنَطُوا وَيَنْشُرُ رَحْمَتَهُۜ وَهُوَ الْوَلِيُّ الْحَم۪يدُ" âyet-i kerîmesinde yağmurla rahmeti bir arada zikretmişdir. Yağmuru indirerek rahmetini yaydığını beyân etmişdir Allah.
Bazen de yağmur kesilir. Neden? Kendisini unutan insanları uyarmak, onları kulluğa döndürmek için muvakkaten keser rahmetini Allah. İster ki kullar akıllarını başlarına toplasınlar, tövbe istiğfar edip, kulluk yolunu tutsunlar, nimetlerine şükretsinler. Zîrâ insanların çoğu rahatda iken Allah'ı unutur, başı sıkışmayınca hatırlamaz Allah'ı. Nitekim Kur`ân'da gelir : "فَقُلْتُ اسْتَغْفِرُوا رَبَّكُمْ اِنَّهُ كَانَ غَفَّارًاۙ * يُرْسِلِ السَّمَٓاءَ عَلَيْكُمْ مِدْرَارًاۙ". Manâsı şudur ki, bereketli yağmurlar yağdırması için istiğfar etmek gerekdir Allah'a.
Yağmur olmasa yeryüzünde hayat olmaz demişdik. Nitekim göklerde sayısız gezegen var ama hiç birinde hayat yok. Çünkü su yok, yağmur yok hiç birinde. Sûre-i Zâriyât'ın baş tarafındaki âyetlerde bu sırra da işâret vardır. Sûrenin ilk âyetindeki "zâriyât", rüzgarlara, ikinci âyetindeki "hâmilât" bulutlara, üçüncü âyetindeki "câriyât" ise, gökdeki seyyârelere işâretdir. Cenâb-ı Hakk'ın bunlara ayrı ayrı yemîn etmesi de pek manidardır. Cenâb-ı Hakk üç ayrı yemîn ile dikkatlerimizi bunlara çekiyor ve bize bunlarda büyük sırlar olduğunu ve bâhusûs yağmurun nasıl büyük bir nimet olduğunu ve uçsuz bucaksız şu kâinât içinde nokta kadar yeri olmayan dünyânın insana yurd olması hasebiyle ne büyük nimetlerle donatıldığını ilân etmekdedir.