6 Kasım 2024 tarihinde yayınlanmıştır.
Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri buyurdular ki :
Hazret-i Yakûb aleyhisselâm, bir yemek yiyormuş, bir yetîm gelmiş oraya, nebiyyallahın bir gafletine rast gelmiş, yemeği yedirmemiş, onun için Allah Yûsuf Peygamber'i onun elinden aldırdı ve onu senelerce ağlatdı, Yakûb Peygamber'i. Kurb-i sultân âteş-i sûzân büved. Yani insan Allah'a ne kadar yaklaşırsa yapdığı kabahatların cezâsı o kadar ağır olur kendisine. Ve Yûsuf'u elinden aldı, otuz sene ağlatdı Yakûb'u. İmâm-ı Şarânî'nin beyânına göre meselenin illeti buymuş.
Sonra Cebrâil aleyhisselâm geldi, Yakûb Yûsuf'la kavuşdukdan sonra, "Yâ Yakûb, senin başına gelen bu mûsibet nerden geldi biliyor musun?" dedi. "Bilmiyorum" dedi. "Bir gün sen yemek yiyordun Yûsuf'la berâber, bir garîb geldi, ona sen yediğinden tattırmadın, onu sen görmedin, bakmadın ona. Onun için Allah seni bu musîbete mübtelâ kıldı" dedi. Onun üzerine Yakûb Peygamber kapılarını açdı, tellallar bağırttırdı, "Oruçlu olmayan yarın öğle yemeğine, oruçlu olan iftara gelsin" diye bağırırdı tellâllar, her gün. Ramazân'da değil ha! "Oruçlu olmayan öğle yemeğine, oruçlu olan akşam yemeğine, akşam iftarına". Böyle nidâ ettirirdi.
www.muzafferozak.com