8 Ocak 2024 tarihinde yayınlanmıştır.
Büyük mürşidlerimizden Muhyiddîn Üftâde Hazretleri buyuruyorlar ki :
Sülûkümde bir hâlet ârız oldu, sandım ki ol mertebe ola. Andan mâverâ münkeşif oldukda bildim ki, merâtibden değilmiş. Ol hâl üzere durduğuma nâdim oldum Ol bu idi ki nice günler beni bir hâlet ihâta eyledi ki gözümden eşyâ kalkdı. Ol eşyâ kalkdıkdan sonra etrâf-ı âlemde her ne vâr ise cümlesini gördüm. Ve her emr ki haber verdim, hâricîye ve vâkıa mutâbık bulunurdu. Lâkin gördüm ki anın mâverâsında yetmiş anın gibi makâm var. Belki mertebe-i ulyâ olan ki fenâfillahdır. Ol ise Hazret-i Peygamber sallallahu aleyhi vesellemin şefâatiyle olur, riyâzat ile olmaz. Hattâ bir kimse ki kırk günde bir badem yese, aslâ bir nesneye kâdir olamaz. Ammâ Hazret-i Peygamber sallallahu aleyhi vesellemin yoluna sülûk eylese şefâati ile matlûb hâsıl olur.
Hazret-i Şeyh yine aynı husûsda şöyle buyurmuşlardır :
Mebde'den bu âleme gelmez, illâ nice bin yıldan ziyâde. Ve gâh olur ki ol mebde'ine ittisâl az zamanda hâsıl olur. Kimisine bir yılda, kimisine bir ayda, kimisine bir saatde. Cümleye asl-ı usûl, mahz-ı fazl-ı Hakk'dır. Ne riyâzat ile olur ne gayrı ile olur. Çok kimse otuz yıldan ziyâde riyâzat eyler, matlûba vâsıl olamaz. Ammâ bir sâlik makdûrunu tâat-i Hakk'da bezl eylese, cemî' salât ve sıyâm ve sâir ibâdetde niyyeti ve maksûdu Hakk olsa ve Allah'a tazarru' eylese ve ağlasa ve gecesin gündüze ulaşdırsa, nâr-ı aşkda şem' gibi yansa, me'mûldür ki Cânib-i Hakk'dan te'sîr gelip, ol kişiyi matlûbâ îsâl ede. Ta'absız. Bu kelâm, tarîkimizi, mine'l-evvel ile'l-âhir câmi'dir.