8 Ocak 2025 tarihinde yayınlanmıştır.
İsmâil Hakkı Bursevi Hazretleri buyuruyorlar ki :
Bazısından sâdır olan, havârık-ı 'âdeye bakıp, sırât-ı sevîden inhirâfdan muhâfaza lazımdır. Zamânemizin mukallidleri bu makûle vartalarda kalmışlardır. Bir kimsenin zâtında ahkâm-ı şerîat ve âdâb-ı tarîkat yok iken, bazı umûruna nazar olunup yoldan çıkarlar. Eğer onda hakîkat-i dîn olaydı, enbiyâ ve evliyâ mesleğine sülûk ederdi ki edebdir. İnsan terk-i edeble tenezzül bulmuşdur. Pes, terakkî nereden gelir. Ve bu makûleler felâsife meşâribine mazharlardır. Ve bunlara tâbi olanlar dahi etbâ'-ı felâsife gibidir. Hey yazık ki Muhammediyyü'l-meşreb olanlar terk olunup, o makûle a'râf ehline ittibâ' oluna. Ve bu dalâl, zâhidin dalâlinin fevkindedir. Zîrâ zâhid fi'l-cümle kapıdadır ki şerî'atdır. Fe emmâ bu da'vâya düşenler, cüzzam zahmetine uğramış gibidir ki, ilâc-pezîr olmakdan kalmışlardır. Zîrâ enfüslerine noksân isnâd eylemezler. Belki, "Maksûde erdim ve Hakk'ı gördüm" diye da'vâ eylerler. Bilmezler ki Hakk'a erince(ye kadar) yetmiş bin hicâb vardır, kimi zulmânî ve kimi nûrânî. Pes, âlem-i ilâhîde seyr-i vâcibe kadem basmadıkça yarım sülûk ile tefâhürün manâsı nedir?
Hazret-i Şeyh'in buyurduğu gibi seyr u sülûkünü tamamlamadan nefsin hîlesine ve Şeytân'ın iğvâsına kapılarak yoldan çıkan nice adam var. Biz de gördük böylelerini. İki namazla, üç zikirle kendisini evliyâ zanneden o kadar çok zavallı var ki. Üstelik bunları evliyâ zannederek peşlerine takılan bir alay adam da var. Allah şerlerinden muhâfaza buyursun.