Yazdı Levh-i Kâinâta Kilk-i Kudret Kâf ü Nûn
30 Ocak 2016 tarihinde yayınlanmıştır.
NUTK-İ ŞERÎF
Yazdı levh-i kâinâta kilk-i kudret kâf ü nûn
Yek nazarda oldu peydâ "külli şey'in yesturûn"
Kendini kendine mir'ât etdi eşyâ koydu ad
"Semme vechullah"ı seyretmek içün hep mü'minûn
Her eser oldu müessirden 'ayân merd-i Hakk
"Küntü kenz"in sırrını fehmetdi andan nâzirûn
Gerçi 'abdiyyetle zâhir oldu Fahrü'l Enbiyâ
'Âlem-i kudsiyyet-i ma'nâda hattâ dâimûn
Kalb-i âdemdir tecellîgâh-ı Rabbü'l-'âlemîn
Kim ki vâkıfdır bu sırra oldu "ehl-i fâizûn"
Her mezâhirde sıfât-ı Hakk’ı isbât eyleyen
Oldu bî-şekk cennet-i 'irfân içinde "hâlidûn"
Nûş idince câm-ı mevti 'aşk ile Hilmî Dede
Gûş idenler diyeler "innâ ileyhi râci'ûn"
Hilmî Dede
Kuddise Sırruh
LUGATÇE VE AÇIKLAMALAR
Levh : Yaradılmışlar hakkındaki bütün bilgilerin yazıldığı keyfiyeti mechûl ilâhî bir levha
Kilk : Kalem, bütün bilgileri yazan keyfiyeti mechûl ilâhî bir kalem
Kâf ü Nûn : "Kün" emrine telmîhan
Yek nazarda : Bir bakışda
Peydâ olmak : Ortaya çıkmak
Külli şey'in yesturûn : Sûre-i Kalem'in ilk âyetine atfen
Mir'ât : Ayna
Semme vechullah : Sûre-i Bakara'nın 115. âyetindeki "her nereye dönerseniz Allah'a dönersiniz" meâlindeki âyet-i kerîmeye işâreten
Müessir : Eseri meydâna getiren
Ayân : Âşikâr
Küntü kenz : "Gizli bir hazîne idim..." diye başlayan meşhûr hadîs-i kudsîye işâreten
Fehm etmek : Anlamak
Nâzırûn : Bakanlar, nazar edenler
Abdiyyet : Kulluk
Zâhir : Görünen
Fahrü'l Enbiyâ : Resûl-i Ekrem Efendimiz
Dâimûn : Sûre-i Meâric'in 23. âyetine telmîhan
Tecellîgâh : Zuhûr mahalli
Ehl-i fâizûn : Birkaç âyet-i kerîmede zikredilen "kurtuluşa erenler" ,"murâda nâil olanlar" anlamında bir tabir. Ne ma'nâda kullanıldığına bir misâl olarak Sûre-i Nûr'un 52. âyetine bakınız
Mezâhir : Zuhûr mahalleri, eşyâ ve fiillerin tamamı
Sıfât : Sıfatlar
Bî-şekk : Şüphesiz
Cennet-i irfân : Ma'rifetullah
Hâlidûn : Kur'ân'da birçok âyette ebediyyet ifâdesi olarak kullanılmışdır. Burada ehlş-i ma'rifetin ebedî saadeti kasdediliyor
Nûş etmek : İçmek
Câm-ı mevt : Ecel şerbeti, ölüm
Gûş edenler : Duyanlar
İnnâ ileyhi râci'ûn : Sûre-i Bakara'nın 156. âyetindeki "muhakkak O'na (Allah'a) döneceğiz" meâlindeki ibâreye atfen. Bu âyet-i kerîme her mûsibet için okunduğu gibi özellikle de ölüm haberi alındığında okunur
NAĞME-İ AŞK
Hilmî Dede
Kuddise Sırruh
LUGATÇE VE AÇIKLAMALAR
Levh : Yaradılmışlar hakkındaki bütün bilgilerin yazıldığı keyfiyeti mechûl ilâhî bir levha
Kilk : Kalem, bütün bilgileri yazan keyfiyeti mechûl ilâhî bir kalem
Kâf ü Nûn : "Kün" emrine telmîhan
Yek nazarda : Bir bakışda
Peydâ olmak : Ortaya çıkmak
Külli şey'in yesturûn : Sûre-i Kalem'in ilk âyetine atfen
Mir'ât : Ayna
Semme vechullah : Sûre-i Bakara'nın 115. âyetindeki "her nereye dönerseniz Allah'a dönersiniz" meâlindeki âyet-i kerîmeye işâreten
Müessir : Eseri meydâna getiren
Ayân : Âşikâr
Küntü kenz : "Gizli bir hazîne idim..." diye başlayan meşhûr hadîs-i kudsîye işâreten
Fehm etmek : Anlamak
Nâzırûn : Bakanlar, nazar edenler
Abdiyyet : Kulluk
Zâhir : Görünen
Fahrü'l Enbiyâ : Resûl-i Ekrem Efendimiz
Dâimûn : Sûre-i Meâric'in 23. âyetine telmîhan
Tecellîgâh : Zuhûr mahalli
Ehl-i fâizûn : Birkaç âyet-i kerîmede zikredilen "kurtuluşa erenler" ,"murâda nâil olanlar" anlamında bir tabir. Ne ma'nâda kullanıldığına bir misâl olarak Sûre-i Nûr'un 52. âyetine bakınız
Mezâhir : Zuhûr mahalleri, eşyâ ve fiillerin tamamı
Sıfât : Sıfatlar
Bî-şekk : Şüphesiz
Cennet-i irfân : Ma'rifetullah
Hâlidûn : Kur'ân'da birçok âyette ebediyyet ifâdesi olarak kullanılmışdır. Burada ehlş-i ma'rifetin ebedî saadeti kasdediliyor
Nûş etmek : İçmek
Câm-ı mevt : Ecel şerbeti, ölüm
Gûş edenler : Duyanlar
İnnâ ileyhi râci'ûn : Sûre-i Bakara'nın 156. âyetindeki "muhakkak O'na (Allah'a) döneceğiz" meâlindeki ibâreye atfen. Bu âyet-i kerîme her mûsibet için okunduğu gibi özellikle de ölüm haberi alındığında okunur
NAĞME-İ AŞK