16 Eylül 2016 tarihinde yayınlanmıştır.
Bir gün Hazret-i Mûsâ'a Tûr'a giderken önüne çıkan bir zât demiş ki : "Yâ Mûsâ, Cenâb-ı Hakk'a sor, acabâ ben cennetlik miyim, cehennemlik miyim?" Hazret-i Mûsâ, Tûr'a gittiğinde Cenâb-ı Hakk o zât hakkında buyurmuş ki : "Söyle o kuluma, ne yaparsa yapsın, onu cehenneme atacağım". Tûr'dan dönüşde, o zât Hazret-i Mûsâ'nın karşısına çıkıp "Ne oldu? Ne haber getirdin?" diye sorunca Hazret-i Mûsâ, "Cenâb-ı Hakk buyurdu ki, o kuluma söyle" der demez adam, "Dur! Bu kadarı yeter, gerisini söylemene gerek yok. Mâdem ki Allah bana kulum diye hitâb etti, bu bana yeter, isterse cehenneme atsın" demiş.Efendi Hazretleri, "Bu kıssa pek zarîfdir ama anlayana, anlamayana birşey yok" buyururlardı.
Allah korkusunun öyle bir cinsi vardır ki, Allah'dan bu şekilde korkanlar "Allah beni sevmezse, bana iltifât etmezse, bana cemâlini göstermezse, beni cennetine bile koysa orası bana cehennem olur" diye düşünürler. Bir zâhid için en büyük cezâ, cehenneme girmekdir. Bir âşık için en büyük cehennem ise, Allah'dan uzak düşmekdir.Büyük Allah dostu Râbiatü'l Adeviyye Hazretleri dâimâ ağlarmış. "Sen sâliha bir hâtunsun, dâimâ ibâdet ve tâat ile zâhidâne bir hayat sürüyorsun, buna rağmen niçin kendini bu kadar harâb edip durmadan ağlıyorsun?" diye sormuşlar. Râbia Sultan buyurmuş ki : "Allah ile üns tuttum, Allah'dan ayrı düşmekden korkarım. Olmaya ki ölüm vaktinde, sen bize gerekmezsin diyeler" buyurmuş.