20 Temmuz 2020 tarihinde yayınlanmıştır.
Yazının başlığı size tuhaf gelmiş olabilir. "Yûnus Emre, şiirlerinde hep sâde bir dil kullanmış, öztürkçe ile söylemiş, nesini anlamayacağız?" diye düşünenler olabilir. Zîrâ çoğumuzda şöyle bir kanâat var, "Eski Türk şiirini anlamak çok zor, çünkü şâirler çok ağdalı bir dil kullanmışlar, şiirlerini Arapça, Farsça kelimelerle doldurmuşlar. Halbuki Yûnus Emre öyle mi ya". Bu kanâat kısmen doğru olsa da Yûnus Emre'nin dili çoğumuz için bir muammâdır. Meselâ şu beyti kaç kişi tam ma'nâsıyla anlayabilir? :
Kogıl bu dünyâ bezeğin bu dünyâ yel durur hayâl
Ne vefâ kılısar bize çün pusuda durur zevâl
Ya da şu beyte kaç kişi doğru bir ma'nâ verebilir :
Hakk nûru 'âşıklara her dem nüzûl değil mi
Kime kim nüzûl değmez Hakk'dan ma'zûl değil mi
Veyâ şu beyti sözlüğe bakmadan kaç kişi doğru dürüst anlayabilir? :
Ol şem'a karşu yananın küllî vücûdu nûr olur
Ol od bu oda benzemez hîç belirmez zebânesi
Bunlar gibi yüzlerce misâl verilebilir. Kendinizi denemek istiyorsanız, Dîvân-ı Uşşâk sayfasındaki Yûnus Emre şiirlerine bakabilirsiniz.
Bize göre, Yûnus Emre'nin dilini çözemeyişimizin birkaç sebebi var :
- Birincisi Yûnus Emre'nin Türkçesi bizim bildiğimiz Türkçeden oldukça farklıdır. Onun çokça kullandığı kancaru, sin, kendözü, kezek, şolok, tapu, bay, başlu, depe, don, duş gibi kelimeleri biz bugün hiç kullanmıyoruz. Bunların ma'nâlarını da bilmiyoruz. Üstelik bunların karşılığını her sözlükde bulmak da mümkün değil.
- İkincisi, gramer farklılığıdır. Meselâ Yûnus'un dilinde sık sık karşılaştığımız bir takım ekler artık hiç kullanılmıyor. Kaçımız "gıl/gil" ya da "sar/ser" ekinden haberdârız? Yine bir takım zarflar ve edatlar var ki bugün çok az kişi bunların ne anlama geldiğini bilmekdedir. Kaçımız "kaçan"ın vaktâ ki anlamına geldiğini biliyoruz? Kaçımız "meğer"in, istisnâ için kullanıldığından haberdârız?
- Üçüncüsü, Yûnus'un dili zannedildiği gibi tamâmen öztürkçe kelimelerden ibâret değildir. O'nun şiirlerinde hiç azımsanmayacak mikdarda Arapça ve Farsça kökenli kelimeler de vardır. Bunlar için de sözlüklere başvurmamız gerekiyor.
- Dördüncüsü, Yûnus Emre'nin şiirlerinin büyük bir kısmı tasavvufîdir. Bu şiirlerde tasavvufun en girift meseleleri oya gibi işlenmişdir. Tasavvufu bilmeyen, tasavvufî remzlere ve mazmûnlara hâkim olmayan kimse, bunları aslâ anlayamaz.
Demek ki Yûnus Emre'yi anlayabilmek için öncelikle Türkçeyi çok iyi bilmek lâzımdır. Hem de o zamânki dilin bütün husûsiyyetleri ile berâber. Üstelik bu da yetmez, aynı zamanda tasavvufî remzleri ve mazmûnları da öğrenmemiz gerekir. Bu iş için en çok ihtiyâcımız olan kaynaklar da sözlüklerdir. Sözlüklere dâir tavsiyelerimi de, inşaallah sonraki yazılarımda arz edeceğim.
İlim ilim bilmekdir ilim kendin bilmekdir
Sen kendini bilmezsin ya nice okumakdır
Okumakdan ma'nâ ne kişi Hakk'ı bilmekdir
Çün okudun bilmezsin ha bir kuru emekdir