7 Ekim 2019 tarihinde yayınlanmıştır.
Şimdi düşün bakalım, yüz sene evvel nerdeydin? Çok uzattım ben işi. Elli sene evvel nerdeydin? Elli sene sene sonra nerdesin? Tekrar soruyorum, sen de kendine sor. Elli sene evvel nerdeydin? Elli sene sene sonra nerde olacaksın? Buraya isteyerek gelmedik, buradan isteyerek gitmiyoruz. Buraya bizi bir getiren ve götüren var. Bu getiren ve götüren de bize diyor ki, "Seni ben beni bilmek için ve bana ibâdet etmek için halk ettim" diyor. Hani kulluk vazîfen? Dünyâya yalnız para saymaya mı geldin? Cübbe yıkamaya mı geldin? Ev yapmaya mı geldin? Dünyâya mücerred alışverişe mi geldin? Hani vazîfen, hani kulluk vazîfen?
Görmüyor musun? Hani ahbâb u yârânın? Ne oldular? Hani babaların, dedelerin? Nereye gittiler? Dostlarımız, ahbâblarımız, yârânımız, akrabâlarımız, en yakınlarımız her gün gitmekde. Kendi elimizle götürüp çukuru kazıyoruz da, oraya onu koyuyoruz, üzerine toprak itmeyi sevab sayıyoruz. Ki orada gören için büyük va'z u nasîhat vardır.
Meyyit, "Ey beni kabre indiren kişi!" diyor. "Yakın bir zamanda seni de buraya indirecekler" diyor. "Ey beni omuzuna alıp kabre doğru götüren ihvânım, sen de yakın bir zamanda bu hâle geleceksin" diyor. Hele meyyit musallâya çıkdı mı, vâiz hem de kavî bir vâiz, âlim bir vâizin kürsüye çıkmasına benzer. Gören için, anlayan için. Ne nasîhatler yapar, ne vaazlar ne öğütler verir bizlere. Ama anlayacak zihin ve kalb lâzımdır, âşinâ gönül lâzımdır. Kulağında gaflet pamuğu olmazsa meyyitden neler dinlersin?
Gidenlerden bir haber alamıyoruz ve burada kazandıklarından hiç bir şeyi oraya götüremiyorlar. Zâten götürseler de bir faydası yok ancak veballerini götürüyorlar. Ancak veballerini götürüyorlar! Kaçışı yok, ister pâdişâh, ister gedâ, ister fakîr, ister zengin, ister sıhhatli, ister hasta, ister mü'min, ister kâfir, hepsi o yolun yolcusu, gitmekde. Fakat bir yere kadar gidilecek, oradan yol ayrılacakdır. Birisi âriflerin, âşıkların, Allah'ın sevgililerinin zümresi, birisi de Hakk'dan baîd olan gürûhdur. Üçüncü bir makâm yokdur. Bunu haber veren de iki cihan serveri Mahbûb-i Kibriyâ Muhammed Mustafâ'dır. "Rûhum yed-i kudretinde olan Allah'a kasem ederim ki, bu âlemden sonra bir âleme varacaksınız, orada iki makâm vardır, iki mekân vardır. Birisi Hakk'ın rızâsı, biri de Hakk'ın gadabıdır. Biri bu'diyyet yani Allah'dan uzak olmak, biri Allah'a kurbiyyetdir.