Zâhidâ Bulsun Derûnun Zikr-i Hakk'dan İltizâz

31 Ocak 2019 tarihinde yayınlanmıştır.

Zikrullah

NUTK-İ ŞERÎF
ve
ÎZÂHI

Zâhidâ bulsun derûnun zikr-i Hakk'dan iltizâz
Açılup kalbin ana envâr-ı Hakk etsin nefâz

Kuru kuruya elfâz ile yapılan zikirden pek bir fayda gelmez. Bir mecbûriyet gibi, bir vazîfe gibi zevk ve lezzet almadan yapılan zikirlerden ve okunan virdlerden de pek fayda gelmez. Zikrullahdan fayda görmek isteyen, zikrini aşkla ve şevkle yapmalıdır zîrâ aşk u şevk ile zikredenin kalbi açılır ve o kalbe Hakk'ın nûrları dolar.

Mâsivallahı bırak çün yokdur andan nef' u dârr
Gel sığın Allah'a kim oldur kamuya müste'âz

Yegâne kuvvet ve kudret sâhibi Allah'dır. Her şey O'nun taht-ı galebesi altındadır. Fayda veya zarar insana her ne gelirse hep Hakk'dan gelir.  Mâsivâya meyl edenler, bu hakîkati idrâk edemeyen gâfillerdir. Eğer gâfil olmasalardı Hakk'dan gayrı hiç bir kimseden hiç bir makâmdan hiç bir merciden meded ummazlar, Hakk'dan gayrı hiç bir şeyden korkmazlardı. Ârif olan, bir tek Allah'a güvenir ve yalnız Allah'dan korkar. Zîrâ bilir ki, yegâne koruyucu ve tek sığınılacak merci' O'dur.

Nârı gülzâr etmek istersen Halîlullah gibi
Nefsin asnâmını kıl kendi destinle cüzâz

Dünyâya gelen insan nefs cehennemine düşmüşdür. Nefsine tâbi' olan kişi, daha bu dünyâda iken cehennemde yanmaya başlar. Dünyâdaki nefs cehenneminin âteşinden kurtulmak nefsi tezkiye etmekle mümkündür. Kibir, ucub, hased, şehvet, gadab, kîn gibi şeytânî sıfatları terkederek, ahlâk-ı Muhammedî ile ahlâklananlar, Allah'ın dostluğuna lâyık olurlar ve tıpkı Allah'ın halîli yani dostu İbrâhîm aleyhisselâmın Nemrud'un ateşinde yanmaması gibi dünyâda da âhiretde de yanmakdan kurtulurlar. Cihâd-ı ekber ile, nefsini Hakk yolunda kurbân edenler, daha bu dünyâda iken cennete girmiş olurlar.

Râh-ı Hakk'da tîh-i hayret gibi menzil çok olur
Yol bilen bir kâmili bul eyle mürşid ittihâz

Nefs ile mücâhede pek zorlu bir iş, Hakk'a vuslat yolu çok çetin bir yoldur. Bu yolda türlü türlü tehlikeler ve tuzaklar vardır.  Bu yolu kolaylıkla kat etmek için yolu iyi bilen bir rehbere ihtiyaç vardır. Bu rehber sâlike yol gösterecek olan mürşiddir.

Çün buyurdu Mustafâ şeytân yalınızlarladır
Râh-ı Hakk'a yalınız gitme sakın kim olma şâz

Resûl-i Ekrem Efendimiz bir hadîs-i şerîflerinde "Şeytân, yalnızlarladır" buyurmuşdur. Yalnız insan, şeytânın her türlü iğvâsına açıkdır. Hakk yolunda tek başına yürümeye kalkan kişi, hiç bilmediği bir yola gece vakti tek başına çıkan kişi gibidir. Yolda başına bin bir türlü felâket gelebilir.

Nefs ü şeytân zulmetinden bulmak dilersen halâs
Nûriyâ sen nûr-i Hakk'ı eylegil melce' melâz

Hakk yolunda yürümeye azmeden mübtedî, yani yolun başındaki sâlik, karanlık bir gecede bilmediği bir güzergâha doğru yola çıkan kişi gibidir. Zîrâ mübtedî, henüz nefsinin şeytânî sıfatlarından kurtulmadığı için, o sıfatların sebeb olduğu büyük bir zulmet yani karanlık içindedir. Böyle bir karanlıkda yol almak kâbil değildir. Öyleyse yolu aydınlatacak bir ışık, bir nûr lâzımdır. O nûr, Allah'dan aldığı nûr ile sâlikin yolunu aydınlatan bir veliyullahın nûrudur. Kim böyle nûrlu bir mürşide bağlanırsa, yolu aydınlanır ve pek kısa bir zamanda menzile vâsıl olur.

Şeyh Abdülehad Nûrî
Kuddise Sırrahu'l-Âlî

Listeye geri dön