3 Ağustos 2019 tarihinde yayınlanmıştır.
Zâlim gittiği vakit, âsî gittiği vakit, daha kabrin başına varır varmaz, melekler kendisiyle alay edecekler. Hizmetçileri varmış, adamları varmış, kendine hizmet eden taraftarları varmış, tâifesi varmış, işte böyle bir zâlim tek başına kabre gittiği vakit diyecekler ki, "Yalnız mı geldin? Hani arkadaşların? Dünyâ benim zannediyordun, ordularım var diyordun, adamlarım var diyordun, silahşörlerim var diyordun, muhâfızlarım var diyordun, yalnız mı geldin? Gel bakalım buraya! ذُقْ إِنَّكَ أَنتَ الْعَزِيزُ الْكَرِيمُ zuk inneke entel azîzül kerîm. Tat bakalım şimdi Allah'ın azâbını! Sen büyük adamsın sen!" İşte böyle alay edecekler.
Efendiler! Bu konuşduğum sözler size alay gelmesin, şaka da gelmesin, yalan da gelmesin! Vallâhi böyle olacak, billâhi böyle olacak! Çünkü Kur`ân-ı Kerîm böyle söylüyor, muhbir-i sâdık Hazret-i Muhammed Mustafâ, sallallahu aleyhi vesellem, böyle haber veriyor. Ne malın, ne kasan, ne kesen, ne evlâdın, ne kisbettiğin, hiç bir şey sana fayda ve menfaat vermez ancak kalbinde Allah muhabbeti, Allah aşkı, Muhammed muhabbeti, Muhammed aşkı varsa kurtuldun demekdir. Böyleleri için ne bırakdıklarına mahzûniyyet var, ne de gittikleri yerden korku vardır.