Zekât Meseleleri
18 Nisan 2023 tarihinde yayınlanmıştır.
Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri Cuma namazlarını kıldırdıkları mescidde Ramazan aylarında namazdan sonra bir müddet otururlar ve cemaatin suâllerine cevâb verirlerdi. İşte o sohbetlerden birinde zekât hakkında sorulan soruları ve Efendi Hazretlerinin cevâblarını sizler için yayınladım :
- Efendim, ben Ocak ayının on beşinde emekli oldum, 470 bin lira aldım. Şimdi yüz bin lira kadar param var. Şimdi benim zekât vermem lâzım mı?
Hayır. Vermeyeceksin. Havl-i havelân şartdır. Havl-i havelân demek, parayı aldığın günden itibaren bir sene geçdi mi, aynı gün deldi mi farz olur sana zekât vermek. Bir sene. Kurbanda öyle değil. Fakîrsin, akşam üstü para geçdi eline, kurban keseceksin, sene geçmek şart değil.
- Hocam, namaz kılmayana oruç tutmayana zekât verilir mi?
Verilir. Mü'min değil mi? Mü'minse verilir. Hattâ geçen gün Diyânet Riyâseti şeyde konuşdu, radyoda söylediler, "Müslümanlara fitre verilir" dedi. Hayır! Fitre herkese verilir. Komüniste de fitre verilir, komüniste. Allahsıza yani. Hıristiyana, Yahudiye, dinliye, dinsize, donluya, donsuza, çişliye, çişsize, bitliye, bitsize fitre verilir. Fitre. Zekât, müslüman hakkıdır. Tabii fazîletli insanlar müstesnâdır. Meselâ nâmuslu, iffetli adam, çalışamıyor filan filan. Onlara vermek efdal olur. Ama mü'min namaz kılsın kılmasın, mü'minse verilir.
- Oruç tutmuyorsa?
Tutmasın, mü'min değil mi? Müslüman. Verilir. Verilir, câiz. Ama efdali tutana ve kılana vermek. Efdal o.
- Serveti var malı var ama nakit parası yok, ona da zekât düşer mi?
Tabii verecek, vızır vızır. Öldü, ne olacak tüccarın hâli? Hepsini yağma edecekler, öyle değil mi?
- Bir dükkan aldım, daha da tapusunu almadım, parayı verdim, içinde oturmak için aldım, zekâtını verecek miyim?
Hayır. Kiraya versen, kirayı yemezsen artarsa paran o vakit zekât verirsin. Yersen zekât düşmez. Halka yedirmen de, alışveriş yapman da bir zekât sayılır. Para ne oluyor? Para halka gidiyor. Sen vermezsin öteki senden kazanır, sen veremiyorsun sana câiz olmaz ama, senin paranı öteki kazanır, o verir.
- Amcamın oğlu ihtiyaç içinde, işi bozuldu. Şimdi ona zekât verebilir miyim?
Verirsin tabii. Efdal odur. Amcanın oğluna verirsin.
- Efendim, birâder namaz kılmıyor, abdest almıyor, oruç tutmuyor, ona zekât verebilir miyim?
Müslümansa verirsin. Namazı, orucu onu alakadar eder, bizi yalnız îmân alakadar eder. "Lâilaheillallah Muhammedü'r-Resûlullah" dedi mi, müslümandır o. İçinden inanmasa bile müslüman hükmü veririz. Zâhirine hükmederiz biz, veririz.
- (İlk soruyu soran zât diyor ki) Ben parayı aldım, üç beş ay bankada durdu, ben bir yerde dinlemişdim, onun fâizini alıp bir fakîre söylemeden verebilirsin demişlerdi.
Yanlış söylemiş hocaefendi onu. Yanlış söylemiş, yarım söylemiş. Fakîre verdiğin vakitde, Allah'dan afüvv taleb ederek vereceksin. "Yâ Rabbi beni affet" diye vereceksin. İnsan sadakât verdiği vakitde, Allah'dan sevâb ümîd eder. Fâiz parasını verirken sevâb beklemeyeceksin de Allah'dan afüvv isteyeceksin.
- Satılamayan bir gayr-i menkulün zekâtı nasıl verilir? Satıldığı zaman mı?
Satıldığı zaman verilir.
- Bir seneden fazla satılmazsa, ikinci sene için ayrıca mı verilir?
Ayrıca verecek tabii.
- Peki efendim, adam ölürse ne olacak. Aldı bir mal satmak için, satamadı. Bende böyle bir gayr-ı menkul var. Satamadım. Satılmıyor da hakîkaten.
Senin niyetin var mıydı o zekâtı vermeye, sattığın vakitde verecek miydin? Niyetin var mıydı, yok muydu? Onu haber ver bana. Niyetin varsa, vasiyet edeceksin ve vasiyetnâmeni her akşam başının altına koyup yatacaksın. "Ben filanca malın zekâtını vermedim, sattığınız zaman zekâtını verin" diyeceksin. O akşam fare gelmiş, vasiyetnâmeyi götürmüş, sen de ölmüşsün. Böyle yazdığın için Allah da sana sormaz bir daha. Hesâb sorulmaz sana. Çünkü "inneme'l-â'mâlü bi'n-niyyât"dır.