Zekâtı Verilmeyen Paralar

2 Şubat 2017 tarihinde yayınlanmıştır.

Hikmet
Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri buyurdular ki :
Zekâtı verilmeyen paralar, iki başlı yılan olur, sâhibinin boynuna dolanır. Râvîsi Ebâ Hureyre'dir, radıyallahu anh. Kur`ân'da da var. "سَيُطَوَّقُونَ مَا بَخِلُوا se yutavvakûne mâ bahilû". Yani "Biz onların kıyamayıp veremedikleri paralarını boyunlarına dolarız". Ebû Hureyre'nin hadîsine gelince, orada serahat var hadîsde. Burada âyet-i kerîme olmak münâsebetiyle, cevdetü'l-kelâm fi'l-ihtisardır. Diyor ki Ebû Hureyre, "O zekâtı verilmeyen paralar, iki başlı yılan olacak, sâhibinin peşinden kovalayacak ve boynuna dolanacak. O uğraşacak kendini kurtarmak için. Sen seyret dramı mahşer gününde! Ne dram var biliyor musun? Diyecek ki, "Sen niye benden kurtulmaya çalışıyorsun? Dünyâda sen beni saklardın, kimseye veremezdin, Allah için de veremezdin, kitler kitler saklardın, sayar sayar üzerine koyardın. Ben senin paranım, beni niye atıyorsun canım, benden niye ayrılıyorsun sevgilim, gel bakayım buraya!".

Efendi Hazretleri buyurdular ki :

Allah hem Kur`ân'da hem de hadîs-i peygamberîde Peygamberimiz haber veriyor. "سَيُطَوَّقُونَ مَا بَخِلُوا se yutavvikûne mâ bahilû, onların bahl edip veremedikleri mallarını onların boynuna dolayacağız" diyor Allah Kur`ân-ı Kerîm'de. Gene Ebâ Hureyre Resûl-i Ekrem'den rivâyet ediyor, "Zekâtı verilmeyen mallar, iki başlı yılan olur ve sâhibinin koynunda bulunur ve mahşer yerinde boynuna dolanır. O kendini kurtarmaya çalışır, yılan der ki, 'niye benden kurtulmak istiyorsun, dünyada pek sevdiğin ben senin parandım, herkesden gizler ve saklardın beni, şimdi benden kurtulmak mı istiyorsun' diyecek".

Gene alalım Sûre-i Tövbe'den bir yer var, zenginlerin kulağı çınlasın. Zekâtını vermeyenlerin tabii. 
Bazısı da, "Devlete vergi veriyoruz ya". Vergi başka zekât başkadır. İstersen devletin vergisini verme bak ne yapıyor. Öteki geriye kalıyor ama daha şiddetli. 

Mal kendinin mi zannetdin sen? Ne zannediyorsun malı? Neyine güveniyorsun? "Efendim, zenginim ben". Öyle nice zenginler öldüler de çocukları sokaklarda süründü, haberin var mı? Merhamet edersen merhamet olunursun. Sen babasız büyüdünse, yetîm büyüdünse, yetîmlere merhamet edeceksin. Bilmiyorsun sen yetîmliğin ne olduğunu. 
Bayram geliyor. Bayram, zengin çocuklarına güzel bir gündür. Zenginler için mühim bir gündür. Dostlarıyla, ahbâblarıyla kavuşurlar, güzel güzel nimetler, taâmlar yerler. Güzel elbiseler giyerler, giysiler giyerler sırtlarına. Ama fukarâ için gâyetle korkunç bir gündür. Çocuklar ağlar, "Baba alsana elbise". Görür. Çocuk anlamaz ki yokdan. Onun için bu gözyaşını sileceksin. Akşam olduğu vakitde, yatağına girdiğin vakitde, vicdânın müsterih olacak, "Ben bugün kaç kişinin gözyaşını sildim" diye düşüneceksin. 

Ey zengin! Mal benim diyen! Senin değil, Allah'ın. Bugün kaç kişinin gözyaşını sildin? Kaç tâne garîbi giydirdin? Kaç tâne açı doyurdun? Kaç tâne susuza su verdin? Yarın için, kıyâmet günü için ne hazırladın? "Ne yapdım ben bugün", bunu düşünüyor musun hiç? 
Yatak senin için bir kabir remzidir. Yakın zamanda yalnız başına yatacaksın, kabre gireceksin. Her şeyini bırakıp. Altunlarını, gümüşlerini kilitleyenler! Allah diyor, ben demiyorum, semâvâtın ve ardın Rabbi ve bilinen ve bilinmeyen âlemlerin Allah'ı, bizi yokdan vâr eden, bizi öldürecek, tekrar diriltecek olan Allah. Ha bir kişiyi diriltmiş, ha milyonları diriltmiş. Neden halk olunduğunu unutdun da şimdi bir daha bundan sonra dirilmeyeceğini mi zannediyorsun yani. Menîden halk olundun. İğrenç bir su parçasından halk olundun. Seni menîden halk eden Allah tekrar öldürüp diriltemeyecek öyle mi! Öyle mi zannediyorsun? Diriltecek ve bu verdiği nimetlerin hesâbını soracak. Hattâ yaz gününde içdiğin soğuk suyun dahi hesâbı sorulacak. Burada karnını etliyle sütlüyle doyururken komşun açsa îmânın kemâlde değildir bir defa. Hazret-i Muhammed'i sevenler yapamaz bunu. Bunu yapamazlar Hazret-i Muhammed'i sevenler. Kitâbım Kur`ân diyen bunu yapamaz. 

Kaç kişiyi doyurdun Ramazan'da, gönül aldın? Adam doyurmayı enâyilik mi zannediyorsun? O vakit kendin enâyi olursun. İftara adam çağırınız, fukarâyı çağırın, fakîrleri. Komşularını da çağır, gönül de al. Ziyânı yok. Sarhoşlara git de Şeytan yoluna nasıl para sarf olunduğunu gör, sen de Allah yoluna parayı öyle sarf et. Her akşam yirmi kişiye içki ısmarlıyor, binlerce lira veriyor. Sen de Allah için ver be! Hiç ibretin yok mu senin gözünde! Onlar Şeytan için veriyorlar, sen Allah için ver. Bugüne kadar Şeytan için verdinse, bundan sonra orayı kes, Allah için ver, biraz yatırım yap istikbâl için. 

"Şu kimseler ki altunlarını ve gümüşlerini kilitlediler, Hakk yoluna sarf etmediler, vermediler, Allah yoluna vermediler, Allah yoluna dağıtmadılar, düğüm üzerine düğüm vurdular". Kim o? Kim olursa olsun. Hacı, hoca, şeyh, pâsişah, kıral, ne olursa olsun. "fe beşşirhüm bi azâbin elîm, Habîbim Muhammed tebşîr et, müjdele müjdele!".  Alay var. "Azâb-ı elîm ile tebşîr et". Allah gösteriyor şimdi, ne yapacağını da söylüyor. "O biriktirdikleri, bir gün gelecek, o biriktirdikleri, altınları ve gümüşleri, ateşde kızdıracağım" diyor Allahu Teâlâ, "cehennemde kızdıracağım, onların yanlarına ve önlerine ve sırtlarına bastıracağım. Diyeceğim ki, biriktirdiğiniz paranın tadını tadınız bakalım". Diğer bir âyet-i kerîmede, "ذُقْۚۙ اِنَّكَ اَنْتَ الْعَز۪يزُ الْكَر۪يمُ zuk inneke ente'l-kerîm". Sen büyük adamdın be, çok büyük adamdın sen, senin bir kaç apartmanın, sayfiyede yerlerin vardı. Fukarâya selâm vermezdin, kendini bir şey zannediyordun. Unutmuşdun menîden geldiğini, sonra cîfe olacağını da unutmuşdun. Fukarâya selâm vermezdin, fukarânın selâmını almazdın. "ذُقْۚۙ اِنَّكَ اَنْتَ الْعَز۪يزُ الْكَر۪يمُ zuk inneke ente'l-kerîm". Sen büyük adamsın, tat bakalım cehennemin ateşini.

Gene bir yerde, âvânı ve yârânı ile, dalkavuklarıyla gidenler için söylüyor Cenâb-ı Hakk, kabire girdiği vakitde soracaklar, "Yalnız mı geldin! Hani adamların, hani arkadaşların, hani âvânın, hani dalkavukların, neredeler! Yalnız mı geldin!".

Efendi! Hikâye diye dinleme bunları benden! Olacak bunlar! Muhbir-i Sâdık Muhammed haber verdi, sallallahu aleyhi vesellem. Olacak, bitdi.



Listeye geri dön