Zekâtın Ölçüsü

26 Nisan 2022 tarihinde yayınlanmıştır.

Fetva

Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretlerinin bir sohbetlerinde meclisdekilerden birisi, "Ben İbn Âbidin'de gördüm, âlimler nisâba mâlik olsalar da zekât alabilirler diyor" deyince, Efendi Hazretleri sinirlendiler ve buyurdular ki :

Nerden çıkarıyorlar bunu! Dîn-i İslâm'ı işte böyle yıkdılar bunlar. Kendi para alacak diye uydurma fetvâ veriyor. Yalan! Alıp da yiyecek mi pezevenk! Geberir, karısına kalır, başka erkekle yer. Kızına kalır, dâmâdıyla yer. Oğluna bırakır, metresiyle yer. Vermez de ne olur yani alırsa. 
Allah ne diyor, ona bakacaksın sen. Ayırıyor mu? "الٓمٓۚ * ذٰلِكَ الْكِتَابُ لَا رَيْبَۚۛ ف۪يهِۚۛ هُدًى لِلْمُتَّق۪ينَۙ * اَلَّذ۪ينَ يُؤْمِنُونَ بِالْغَيْبِ وَيُق۪يمُونَ الصَّلٰوةَ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَۙ". "Rızıklarından infâk ediğp verirler" diyor. Ayırmıyor âlimdi, hocaydı, hâfızdı, mollaydı, şeyhdi diye. Fukarâ olur, alır. Zengin olur, verir. Bitdi o kadar. Benim anladığım bu islâm dîninden. İbn Âbidin değil, Baba Abidîn de olsa, vız gelir tırıs gider.

O zât, "Evet ama ticâretle filan uğraşmıyorsa ilimle meşgûl olduğu için elindeki malı yemek zorunda" deyince Efendi Hazretleri daha da sinirlenerek buyurdular ki :

Nisâbı var mı, verir. Nisâbdan eksik mi, alır. Bitdi o kadar. Çalışıyor, çalışmıyor diye bir şey yok. Nisâba mâlik mi, değil mi? Nisâbın da ölçüsü belli, 20 miskal altın, 200 dirhem gümüş. Elinde varmı bu para? Var. Alamaz. Yok. Alır. 19 miskal altını varmış. Alır. 19,5. Alır. 20'ye bir kala yine alır. 20 oldu mu alamaz. Bitdi o kadar. 199 dirhem gümüşü olsa alır. 200 oldu mu alamaz. Bitdi. Haram. Ölçüsü bu. Allah böyle koymuş ölçüyü. 
İmâm-ı Ali ne yapmış? Ashâb-ı kirâm ne yapmışlar? Sabaha yiyecekleri yok, öyle yaşamışlar. Ya uyarsın ya uymazsın. Bak Hazret-i Âişe ne demiş, "Yâ Resûlallah, eskiden senin ashâbın fakîrdi, bizim yiyeceğimizi veriyordun. Şimdi biz on sekiz kişiyiz, sabahleyin kalkdığımızda ekmek torbasında bir parça ekmek bulalım" demiş. Darılmış Peygamber, gitmiş, kırk gün! 
Onun için yıkdılar islâm dînini, onun için yıkıldı böyle. Teneke dolusu altını var, şeyh diye alıyor parayı, topluyor, şarkda markda filan. Sonra oğluna veriyor, oğlu burada Beyoğlunda filan yiyor, yâhud Avrupa'da. Çünkü kitâbda öyle yazıyor. Kitâbı yazan, sanki insan değil, Allah. 
Ölçüsü bu. 20 miskal altın oldu mu bir kimsede, âlim, hacı, hoca, şeyh, neyse, verecek zekâtı. 19 miskal var, 20 yok, alabilir. O da alması mecbûrî değil, alabilir. Tehlikeli yine alması. Çalışacak. Avrupalı öyle söyledi, "Müslümanlar eğer zekât müessesine dikkat etselerdi, bu hâle gelmezlerdi" dedi.  "Yalnız zekât müessesine" dedi.

Şimdi kendi hocamı elime alacağım. On para kimseye vermedi benim hocam. Ne sadaka verdi, ne zekât. Hep topladı. Öldü, paralar ortada kaldı. Elli takım elbise, küflenmiş. Yetmiş okka galeta, küflenmiş, duruyor orada. Ulan versene fukarâya, bir alay talebe var orada, aç dolaşıyor. Hocam, beni okutan hoca. Kendine yaramadı, kimseye de yaramadı. Açdılar kapıyı, herifin birisi girdi içeriye, paranın hepsini almış dolabın içerisinden, iki bin lira para bırakmış, iki bin iki yüz lira. Bu kadar para var dediler. Çok güzel! Hepsi gitse kökünden çalındı diyecekler. Alan hepsini alır diyecekler. Öyle kurnazlıkla götürdü herif paraları. Hep kitâbların içine para koymuş. Aff-ı şâhâne, öldü, paralar meydana çıkdı, güneş yüzü gördüler. Geçmeyen paralar da çıkdı. Zekât alıyordu. Ne oldu, neye yaradı? Estağfirullahe'l-azîm ve etûbu ileyh. Hocam yani velinimetim benim. Ne oldu? Nereye götürdü? 
"ثُمَّ لَتُسْأَلُنَّ يَوْمَئِذٍ عَنِ النَّعِيمِ sümme le tüs'elünne yevme izin ani'n-nâim". Ne demek o? Kıyâmet gününde verdiğim nimetlerden soracağım diyor Allah. Ben söylemiyorum. "Sümme le tüs'elünne, her hâlde soracağım, kıyâmet gününde verdiğim nimetlerin hesâbı sorulacak" diyor. Ben soracak değilim Allah soracak.

Efendi Hazretleri sohbetin sonunda sözü şöyle bağladılar. 

Vaktiyle Bağdad'da, hilâfet merkezinde keyfî fetvâlar veren bir kâdı varmış. O adam kâdı olarak tayîn edildiği zaman Şeytan'ı rüyâda görmüşler, "Ben Bağdad'ı terkediyorum" demiş Şeytan. "Peki senin vazîfeni Bağdad'da kim yapacak, yerine kimi bırakdın?" diye sormuşlar. "Bağdad'ın kâdısı var ya, o benden çok daha iyi yapar bu işi" demiş Şeytan. 

www.muzafferozak.com

Listeye geri dön