Zengin Olunca Câmi Yolunu Unutan Adam

11 Eylül 2020 tarihinde yayınlanmıştır.

Dua
Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretlerinin vâizlik yapdığı yıllarda, peşinden hiç ayrılmayan bir adam varmış. Devamlı câmiye, cemaate gelen, vaazları hiç kaçırmayan, bu adam, fakîrlikden çok şikâyet eder, ikide birde "Hocam, bir duâ etsen de Allah bana biraz para verse. Bak göreceksin, ilk iş hemen bir araba alacağım, seni de zahmetden kurtaracağım, senin bütün vaazlarına arabamla ben götüreceğim" dermiş. Efendi Hazretleri, her seferinde ona sabretmesini tavsiye eder ve adama duâ etmeyerek nâzikçe geçiştirirmiş. Bir gün adam o kadar çok israr etmiş, o kadar çok yalvarmış ki, Efendi Hazretleri de onun için Cenâb-ı Hakk'a bir duâ edivermiş. Aradan az bir zaman geçmiş, adam ortadan kaybolmuş, ne namazda görülür olmuş, ne vaazda. Efendi Hazretleri, "Acaba başına bir iş mi geldi?" diye merak edip, cemâatin içinde onu tanıyanlara sormuş. Ne deseler beğenirsiniz? Demişler ki, "Hocam sen duâ etdikden sonra ona bir yerlerden yüklü bir para geldi, o günden beri câmiye uğramaz oldu. Lüks bir araba almış, her gece bir gazinoya gidip para saçıyor ve arabasıyla yıldızları gezdiriyormuş".

Salebe'nin İbretlik Hikâyesi başlığıyla yayınladığımız sohbetde, Efendi Hazretlerinin, "Fukarâ iken câminin ön safında, Amân Yâ Rabbi! Amân yâ Rabbi! Amân Yâ Rabbi diye Allah'a yalvarıyor. Allah, istediğini verdi mi, alır almaz, haydi bakalım arabasına yıldızları koyuyor" buyurarak işâret etdikleri kişi işte bu adamdır.

Efendi Hazretleri yeri geldikçe bu adamın hikâyesini anlatır ve "Çok adam vardır, fukarâ iken câminin en ön safındadır, beşe beş katmakdadır. Sonra biraz biti kanlandı mı, câminin yolunu unutuverir, na namaz kalır ne niyâz" buyururlardı.

Cenâb-ı Hakk Kûr`ân-ı Kerîminde, "وَعَسٰٓى اَنْ تَكْرَهُوا شَيْـًٔا وَهُوَ خَيْرٌ لَكُمْۚ وَعَسٰٓى اَنْ تُحِبُّوا شَيْـًٔا وَهُوَ شَرٌّ لَكُمْۜ" buyuruyor. Bunun ma'nâsı şudur. Her hoşumuza giden, her arzu ettiğimiz şey, bize hayır getirmez, hakkımızda hayırlı olmaz. Hoşumuza gitmeyen, arzu etmediğimiz, kötü zannettiğimiz şeyler de hakkımızda hayırlı olabilir. Öyleyse insan, canının çekdiği her şeye tâlib olmamalı, hoşuna gitmeyen her hâlden de şikâyetçi olmamalı, hâline râzı olup Allah'a şükretmelidir. Eğer Allah'dan ille de bir şey isteyecekse, mutlakâ hayırlısını istemelidir. Zîrâ kul, kendisi için neyin hayırlı olduğunu bilemez.


'Ahdine eylesen vefâ
Gelüp bize versen safâ
Eyler isen dahi cefâ
Derdimize olur şifâ
Etme cemâlini hafâ
Kusûrumuz eyle 'afâ
Neyler isen bize kefâ
Senden gelene merhabâ
Ne emretsen irâde hoş
Bulunmamız rızâda hoş
Emrin de hoş nehyin de hoş
Listeye geri dön