Cenâb-ı Hakk'ın isimlerinden biri Zâhir diğeri Bâtın'dır. Bâtın'dır çünkü künh-i zâtı kimse bilemez, Zâhir'dir çünkü bu âlem O'nun esmâ ve sıfâtının tezâhürüdür. Zâtıyla gizli olan Allah, sıfâtı ve esmâsı ile ayândır, bunlarla bilinir. Bilinir ama bu tıpkı denizin üstündeki dalgaları görmek gibidir. Nasıl ki denizin dalgalarını görmekle denizin tamâmını görmüş ya da derinliklerinden haberdâr olmuş olamazsak Hakk'ın bir takım tecelliyâtını görmekle O'nu tam ma'nâsıyla idrâk etmek de mümkün olmaz. "لاَّ تُدْرِكُهُ الأَبْصَارُ وَهُوَ يُدْرِكُ الأَبْصَارَ وَهُوَ اللَّطِيفُ الْخَبِيرُ" âyet-i kerîmesi buna işâret eder.
Bülend ü pest-i 'âlem şâhid-i feyz-i vücûdundur
Değil bîhûde olmak yok iken 'arz u semâ peydâ
Bu âlemde gerek ulvî ve gerek süflî her ne varsa Hakk'ın varlığının delîlidir zîrâ her şey O'nun esmâsının tecelliyâtıdır. Cenâb-ı Hakk işte bu tecellîleri ile bilinir.
Kemâl-i hikmetin izhâr-ı kudret kılmağa etmiş
Gubâr-ı tîreden âyîne-i gîtî-nümâ peydâ
Cenâb-ı Hakk'ın kudreti mahlûkatından müşâhede olunur. Hakk'ın esmâ ve sıfâtına en çok mazhar olan mahlûk da insandır. Toprakdan yaradılan bir mahlûkun Hakk'ı esmâ ve sıfâtına ayna olabilmesi şâyân-ı hayretdir ve kudretullahın sonsuzluğunu gösterir.
Demâdem 'aks alır mir’ât-ı 'âlem kahr u lutfundan
Anınçün geh küdûret zâhir eyler geh safâ peydâ
Cenâb-ı Hakk'ın tecelliyâtı nâ-mütenâhîdir ve tesîri hiç kesilmez. O'nun celâl ve cemâl sıfatları, bu âlemde bir takım zıdlıklar sûretinde görünür. Kâh sevinir, kâh üzülürüz, kâh sıhhatli kâh hasta oluruz, kâh güler kâh ağlarız.
Nisâr-ı şefkatindir kim olur izhâr-ı hamdin'çün
Fuzûlî tîre-tab’ından kelâm-ı cân-fezâ peydâ
Âciz bir insândan cana can katan sözlerin zuhûru da Hakk'ın şefkat ve merhametinin eseridir. Tâ ki bu güzel sözleri söyleyenler de dinleyenler de bunların Hakk'ın kudretiyle zuhûr ettiğini bilip Allah'a hamd etsinler.