24 Şubat 2021 tarihinde yayınlanmıştır.
Şeyhü'l-Ekber Hazretleri Fütûhât-ı Mekkiyyesinde buyuruyorlar ki :
Kendileriyle oturup kalkmanın dînine fayda vereceği kimselerle oturup kalkman gerekir. Bu fayda, kendisinde göreceğin bir bilgi veya onda bulunan bir amel veya o kişide bulunan güzel bir huy olabilir. İnsan, kendisine âhireti hatırlatan birisiyle oturup kalkdığında, Allah'ın kendisine nasîb etdiği ölçüde, âhiretden bir tecellînin gerçekleşmesi gerekir. Oturduğun kişi senin cinsinden birisi olduğu hâlde böyle faydalı olunca, asıl büyük faydayı elde etmek için kendisini zikretmek üzere Allah ile oturmalısın. Bu itibarla zikir Kur`ân'dır ve Kur`ân en büyük zikirdir. Âyetde "Biz zikri indirdik" denilir ki, burada maksad Kur`ân'dır. Bir kudsî hadisde de "Ben beni zikredenle beraberim" buyrulmuşdur. Hazret-i Peygamber "Kur`ân ehli, Allah'ın ehli ve O'nun has kullarıdır" buyurmuşdur. Hükümdârın has adamları, vakitlerinin çoğunu onunla oturup kalkarak geçirirler. Allah'ın bir ahlâkı vardır ve bu ahlak O'nun güzel isimleriyle bilinir. Kim Allah ile oturursa, sohbet arkadaşı Allah olur. Kişi Allah ile ne kadar oturursa o ölçüde güzel ahlâk sâhibi olacağı muhakkakdır.
Allah'ı zikreden bir kavimle oturan, onlarla beraber Allah'ın rahmetine dâhil olur. Zîrâ zikir ehli, kendileriyle oturanların aslâ bedbaht olmayacağı kimselerdir. Hâl böyleyken, Allah ile oturan nasıl bedbaht olabilir ki. Bir hadîsde, "Sâlih arkadaş misk sâhibine benzer, ondan hiç bir fayda gelmese bile kokusu sana ulaşır. Kötü arkadaş ise körük sâhibine benzer, kötülüğü ulaşmasa da dumanı sana ulaşır" buyrulmuşdur.
Rabbini zikreden kişinin hayâtı dâimîdir, böyleleri için ölüm yokdur, yani ölse bile diridir. Böyle bir kimsenin ölümü, Allah yolunda öldürülmüş bir kimsenin hayâtından daha hayırlıdır ve tamdır. Allah yolunda öldürülen kimse zikir ehlinden ise o başka. Demek ki zikir ehli ölse bile hayydır yani diridir. Allah'ı zikretmeyen ise yaşasa bile ölüdür. Çünkü o hayvânî hayâta göre canlıdır.
Bütün âlem zikrullah ile canlıdır, yani her şey hayâtı zikirle bulur. Allah'ı zikreden ile zikretmeyen kimsenin durumu, ölü ile dirinin durumu gibidir. Hazret-i Peygamber bunu böyle misâllendirmişdir. Allah'ı zikredenin, Allah'ı zikretmeyen şehîdden üstün olduğu hakkındaki delîle gelince, Hazret-i peygamber, bir hadîsinde, "Size, düşmanla karşılaşıp boyunlarınızın vurulmasından ve onların boyunlarını vurmanızdan daha üstün bir ibâdet söyleyeyim mi? Bu ibâdet zikirdir" buyurmuşdur. Burada boynun vurulmasından maksad şehîdlikdir. Demek ki zikir ehlinin mertebesi, şehâdet mertebesinden de yücedir.