Akl-ı selîm sâhibleri Muhammed Mustafâ'ya tâbi' olur
Muzaffer Efendi Hazretleri buyururlardı ki;
Ümmet-i Muhammed'in zillete düşmesinin sebebi Resûl-i Ekrem Efendimizden ayrılmasındandır.
Efendi Hazretleri gerek ma'nen gerek maddeten yükselmenin temel şartını, Resûl-i Ekrem Efendimize teslimiyyete bağlarlardı..Bunun aksi olarak gerek maddî gerek manevî zilletin sebebini de, maazallah, Efendimiz'den uzaklaşmak, ona sırt çevirmek olarak göstermişlerdir.Efendi Hazretleri bu husûsa Kur'ân'dan delîl olarak şu âyet-i celîleyi zikrederlerdi :
"Ve men a’rada an zikrî fe inne lehû ma'îşeten dankâ"
Cenâb-ı Hak bu âyet-i kerîmede meâlen "Her kim benim ZİKRİMden yüz çevirirse bu dünyâda onun geçimini dar ederim" buyuruyor. Efendi Hazretlerine göre, bu âyetteki "ZİKİR"den murâd bir vecihden KUR'ÂN diğer vecihden ise CANLI KUR'ÂN olan Resûl-i Ekrem Efendimiz MUHAMMED aleyhisselâmdır. Zâten bilenler bilir ki, Resûl-i Ekrem Efendimizin isimlerinden biri de "ZİKRULLAH"dır. Bu vech ile nazar edilirse, âyetteki "ZİKRÎ" kelimesi "HABÎBİM MUHAMMED" demek olur. Efendi Hazretleri bu âyet-i kerîme üzerinde çokça dururlardı. Âyetteki "İĞRÂZ/YÜZ ÇEVİRME"nin şeklen dahî olsa çok tehlikeli olduğunu söylerlerdi. Misâl olarak da en çok, Kur'ân okunurken arkasını dönüp gidenleri gösterirlerdi. Böyle yapanların bu âyetteki tehdîdin muhâtabı olacağını beyân ederlerdi. "Aman! Kur'ân okunurken sakın arkanızı dönüp gitmeyin!" diye sıkı sıkı tenbihâtta bulunurlardı. Böyle yapanların, sanki söylediklerini dinlemek ister gibi huzûr-i Peygambere gelip, sonra Efendimiz onlara Kur'ân âyetlerini okurken, hakâret kasdıyla arkasını dönüp giden müşriklere benzediğini söylerlerdi. Allah'ın ZİKRine zâhiren arka çevirmek bile bu derece tehlikeli iken ma'nen yüz çevirmek ne büyük felâketler getirir, siz kıyâs edin. Son olarak meraklılar için bu konu ile ilgili mühim bir incelikden bahsetmek istiyorum : Tekke ve tarîkat terbiyesinde şeyhe/mürşide sırt çevrilmez, huzûrdan ayrılırken dahî arkayı dönmemek için geri geri gidilir. Tarîkat-ı aliyye erkânına göre, MÜRŞİD, Resûl-i Ekrem Efendimizin vârisi kabul edildiğinden, âyetteki "ZİKRÎ" onlara da şâmil olur. Hattâ, Allah dostları göçüp gittikten sonra bile bu kâide geçerlidir. Ehlullahın kabirlerine veya türbelerine bile sırt çevrilmez. Çünkü onlar hakîkatte diridir. Kurân'dan delîli de budur :
وَلاَ تَقُولُواْ لِمَنْ يُقْتَلُ فِي سَبيلِ اللّهِ أَمْوَاتٌ بَلْ أَحْيَاء وَلَكِن لاَّ تَشْعُرُونَ "ve lâ tekûlû li men yuktelu fî sebîlillâhi emvât, bel ahyâun ve lâkin lâ teş’urûn"
Muzaffer Efendi Hazretleri, Ezân-ı Muhammedî okunurken radyonun/televizyonun sesini kısmamayı da zikirden yüz çevirmeye bir misâl olarak verirlerdi. Kur'ân okunurken okuyan zâta doğru dönmek, vaaz veya ders dinlerken vaaz eden/ders veren hocaefendiye doğru yönelmek de aynı kabildendir.