Zikr-i Hakk Vâsıtadır Âlem-i Bâlâya Sana

16 Şubat 2018 tarihinde yayınlanmıştır.

Zikrullah
NUTK-İ ŞERÎF

Zikr-i Hakk vâsıtadır âlem-i bâlâya sana
Nûr-i telkîn-i sebeb vuslat-ı a'lâya sana

Zikrullah insanı Hakk'a götüren bir vâsıtadır. Vuslat-ı Hakk'a sebeb zikrullahdır. İnsân ancak zikrullah ile Allah'a yaklaşabilir. 

Kâbil-i sırr-ı hidâyet isen olma gâfil
Tâ ebed zikr-i Hudâ nûr ile bir sâye sana

Hidâyet sırrına vâkıf olanlar Hakk'dan aslâ gâfil olmazlar yani dâimâ zikrullah ile meşgûl olurlar. Bilirler ki zikrullah Allah tarafında ihsân olunmuş öyle bir lutufdur ki  faydası ebedîdir.

"Yevme lâ yenfe'u"da nef' edemez mâl ü benûn
Râh-ı teslîmde selîm kalb ola sermâye sana

Bu beyt, Sûre-i Şuarâ'daki "يَوْمَ لَا يَنفَعُ مَالٌ وَلَا بَنُونَ إِلَّا مَنْ أَتَى اللَّهَ بِقَلْبٍ سَلِيمٍ " âyetlerinin tefsîridir. Hakk katında malın-mülkün, makâmın-rütbenin, hiç bir kıymeti yokdur. Allah zâhire kıymet vermez, bâtına nazar eder. Hakk katında değerli olmak isteyen kalbini temizlemelidir zîrâ nazargâh-ı ilâhî kalbdir. 

Etme ünsiyyet-i esfel ile rûhu mescûn
Akl-ı evvelde mekîn olmuş iken pâye sana

Rûh, a'lâ-yı illiyyîndendir bu yüzden de dünyâ rûha bir zindan gibidir. Dünyâ ile ülfet eden insanlar sıkılıp darlamasının, hiç bir şey ile tatmîn olmamasının sebebi de budur zîrâ rûh hürriyetini alıp Hakk'a ulaşmak ister. 

Aşk ile mahv-ı vücûd eyleyerek âdem ol
Nüh felek çâr anâsır hâdim ü dâye sana

Aşk insana mahsûs bir fazîletdir ki mahv-ı vücûd eylemek  ancak aşk sâyesinde mümkündür. İnsan mâsivâ bağlarından ancak aşk ile kurtulabilir, hürriyetini ancak aşk ile elde edebilir.

Vâsıla vâsıl olup kenz-i hafâ kâne eriş
Kalmasın hâcet-i dünyâ ile ukbâya sana

İnsanı Hakk'a ulaştıran aşkı bulmak da ancak Hakk'a vâsıl olmuş bir mürşide bağlanmakla mümkündür. Ancak böyle bir mürşidin elinden aşk şarâbını içenler maksad-ı a'lâ olan cemâlullaha erişebilirler.

İstikâmetle ülf-i ülfet eyle fânî ol
Keşf ola kalbde hafâ "nokta" ile "bâ"ya sana

Sırât-ı müstakîm üzre sâbit olup, Allah dostları ile dost olanlar benliklerinden geçerek kendilerindeki ilâhî sırra vâkıf olurlar. Nokta zâtullaha, bâ ise o zâtın tecelliyâtına işâretdir.

Sâmiyâ zât u sıfât nûruna küllî gark ol
Feyz ola nûr-i rızâ hâtime imzâya sana

Hakk'a vuslat zât ve sıfat tecellîyâtı içinde yok olmakladır. Bunların seyr-i sülûku, Cenâb-ı Hakk'ın nûruyla mühürlenmek sûretiyle hâtime bulur.

Eş-Şeyh Abdurrahmân Sâmî Saruhânî
Kaddesallahu Sırrahu'l-Âlî
Listeye geri dön