3 Mart 2021 tarihinde yayınlanmıştır.
Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri buyurdular ki :
Şarâb aşkın remzidir, sâkî de yani veren, dolduran, şeyhdir, kadeh de âşıkların vücûdudur. Bir kimse zehri inkâr etse, çok dikkat edin lütfen, bir kimse zehri inkâr etse, bu adama zehir tesir etmez mi? Bir kimse şarabın sekrini inkâr etse, şarab ona tesir etmez mi? Bir adam taklîden de Allah dese, işte zehrin tesîrini inkâr eden gibidir ama muhakkak zehir onu mahveder yâhud şarab onu sarhoş eder. Zîrâ taklîdden tahkîke gidilir, şirkden tevhîde gidilir, riyâdan ihlâsa varılır, aşkı mecâzîden aşk-ı hakîkîye gidilir, oradan yol vardır. Bunları niçin söylüyorum? Bizim zikir meclisimize gelenler, taklîden de zikretseler, öyle tahkîke gideceklerdir, yani boş dönmeyeceklerdir. Zehrin tesîrini inkâr etmek, zehirden onu kurtaramaz. Yâhud şarabın sekrini inkâr eden bir adam, şarabı içdiği vakit, sekirden kendisini kurtaramaz.
İşte semâ'ın sırlarından biri de budur. Efendi Hazretleri, bu hikmete binâen bütün zikir meclislerini herkese açık tutar, kim olursa olsun gelenleri aslâ geri çevirmez, gelmeyenleri de hep davet eder, zikrullaha teşvîk ederlerdi. Ve bu hususda şöyle buyururlardı : "Kim olursa olsun, gelenleri geri çevirmeyiz, gelmeyenlere üzülürüz".
Allah diyen mahrûm kalmaz.