4 Şubat 2018 tarihinde yayınlanmıştır.
Sôfiyye Tâîfesinin Efendisi, Büyük Allah Dostu, Cüneyd-i Bağdâdî Kaddesallahu SIrrahu'l-Âlî Hazretleri, bir gün Fırat nehrinin kenarında dolaşan bir adam görmüş, adama selâm verip niçin nehrin kenarında bir aşağı bir yukarı dolaştığını sormuş. Adam, "Karşı yakaya geçeceğim, kayık bekliyorum" diye cevap verince "Gel, ben seni karşı tarafa geçireyim" buyurmuşlar. Ortada kayık ya da sal gibi bir şey göremeyen adam Cüneyd-i Bağdâdî Hazretlerine hayretle sormuş, "Siz beni ne ile karşıya geçireceksiniz?". Hazret-i Cüneyd şu cevâbı vermiş : "Zikrullah ile. Ama sen sakın zikretme! Sen yalnız 'Şeyhin dediği gibi' de!"
Adam "Peki" deyince Hazret-i Cüneyd, adamın elinden tutmuş ve birlikte suyun üzerinde yürümeye başlamışlar. Hazret-i Cüneyd, "Allah, Allah, Allah" diye zikrediyor, adam da "şeyhin dediği gibi, şeyhin dediği gibi" diyerek sanki bir tesbîh gibi bu sözü tekrarlıyormuş. Suyun ortasına geldiklerinde adamın aklına şöyle bir fikir gelmiş. "Yahu ben niye sürekli 'Şeyhin dediği gibi' diyorum, pekâlâ ben de onun gibi Allah'ı zikredebilirim". Bu düşünceyle "Şeyhin dediği gibi" demeyi bırakmış ve "Allah, Allah" diyerek zikre başlamış. Başlamış ama daha başlar başlamaz suya da gömülmeğe başlamış. Hazret-i Şeyh, hemen adamın kolundan tutarak sudan çıkarmış, onu boğulmakdan kurtarmış ve buyurmuş ki : "Ben sana 'Sen katiyyen zikretmeyeceksin, sen yalnız 'Şeyhin dediği gibi' diyeceksin' demedim mi? Sen kendinde zikrullaha isti'dâd var mı zannediyorsun! Sende zikrullaha lâyık bir ağız mı var, zikrullaha lâyık bir kalb mi var! Ne zaman ki zikrullaha lâyık bir ağıza ve zikrullaha lâyık bir kalbe mâlik olursun, ancak o zaman yapdığın zikrin tesiri olur".