8 Şubat 2019 tarihinde yayınlanmıştır.
Cenâb-ı Hakk bu âyet-i kerîmede "Her kim ki bizim zikrimizden yüz çevirdi, dünyâ âleminde biz onun maîşetini dar etdik" buyuruyor.
"Aman efendim sen ne söylüyorsun. Biz öyle ilâhsızları biliyoruz ki, hep zevk u safâ içinde yaşıyorlar" dersen, bilesin ki öyle değildir. Safâ, necât, rahatlık, vicdân rahatlığındadır. Vicdân, "vecede" kökünden gelir. Kim ki Hakk'ı kendinde bulur, Allah'a teslîm olur, o adam se'âdetdedir, o adam safâdadır. Dînsiz, dinlenemez. Onun rahatlığı yokdur. Dünyâda rahat bulamaz o. Bir çok zenginler, milyarderler, her türlü zevk ü safâyı tadıyorlar ama hiç rahat bulamıyorlar. Çünkü her zevk u safânın altında nedâmet vardır, ancak ibâdet zevk u safâsının altında nedâmet yokdur, se'âdet vardır.
İçki içen bir adam, içki içtiği esnâda zevklenebilir ama bir müddet sonra başına bir felâket gelebilir. Sabah kalktığında sıhhatini kaybetmişdir. Yalnız onunla da kalmaz, zürriyetine de zararı vardır. Çünkü tımarhânede yatanların bir kısmının akıl hastası olmasının sebebi babalarının alkol kullanmalarıdır. Hapishânede yatanların bir çoklarının felâketinin sebebi, babalarının yaptığı sefahatdandır. Baba ekşi elmayı yedi mi, çocuğun dişi ekşir.